Sefer Selvi Karikatürü |
Haziran ayına girmemizle birlikte güzel haberlerin ardı arkası kesilmedi maşallah: büyüme rakamlarımız, o rakamlara inanan inanmayan her yüzde gülümseme oluşturacak şekilde gerçekleşti, enflasyonumuz düşük çıktı. Gerçi, enflasyon düşük çık(arıl)masa o büyüme rakamını bulamayacağımızı söyleyenler var ama olsun...
Akabinde, doğalgaz müjdesi geldi. Doğalgazı Akdeniz’de ararken Karadeniz’de bulduk! Allah’ın hikmeti işte. İç-dış bütün mihraklar şaşırmıştır buna. Üstüne, Ağrı’da altın ve gümüş de bulunmasın mı? Rabbim verdikçe veriyor. Hayır, en yakın seçim 2023’de olmasa, seçim yaklaşıyor diyecektik.
Bitmedi; İçişleri Bakanı Soylu, ekonomimizin Temmuz ayı ile birlikte atağa kalkacağının müjdesini verdi. Tam olarak, "Öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya'sı, Fransa'sı, İngiltere'si, İtalya'sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD'si de çatlayacak, patlayacak" dedi. Halihazırda, zaten ayakları resmen yere basmıyor olan ekonomimiz, bu atılımla nereye varır, siz hesaplayın.
Uçmak demişken, Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay da, uçan arabalardan bahsederken “..yani uçan araçlara geldiğimizde artık dünya liderliğine oynayacak bir Türkiye göreceksiniz” dedi. Bizim arabaların uçma hazırlığı yaptığı yeni değil aslında. Fiyatları öyle bir ka(na)tlandı ki, sormayın. Şimdiden uçuşa geçtiler bile...
Bu kadar müjde ve güzel habere rağmen milletin aç olduğunu söyleyenlere Cumhur reisi cevap verdi: “Neymiş; millet açmış, bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları buyurun, siz de doyuruverin!”
Muhalefet tarafı bu sözlere ateş püskürdü, halkın durumunu bilmemekle suçladı. Şunu demek istemiş olamaz mı: “Fakir insanı doyurmak kolaydır, asıl mesele zenginleri doyurabilmektir”
Zenginleri doyurmak, hakikaten öyle masraflı ki... Vergi borçları mesela, milyarlarca lira çıkabiliyor. Bir kalemde sıfırlayayım dediğinde dünya para! 5 milyar dolarlık işi 25 milyar dolara yapıp bir de devleti 20-30 sene garanti ödemelere bağlıyorlar ya, para mı yetişir bunlara? Pandemi zamanı, millet sokağa çıkamaz durumdayken bile garantili kullanım bedellerini ödemek ve iş yapamadıkları gerekçesiyle kira borçlarını yarıya indirmek az bir şey mi?
Her işte olduğu gibi, en zor kısımları iktidar üzerine alıyor ve bazı zenginleri doyurmayı seçiyor. Çok konuşan muhalefete de kolay olan işi bırakıyor. Adeta şunu diyor:
“Millet aç diyenlerin fesat dolu içleri
Sanki kalmamış gibi başka işleri
İktidara bırakın bütün Richie Rich'leri
Bana ne ya, siz doyurun açları”
Muhalefet de, kusura bakmasın ama elini taşın altına koyup açları doyurmaya başlasa fena olmaz yani... Her şeyi devletten beklemeyin canım...
***
Marmara Denizi, müsilaj veya deniz salyası denilen bir felaketin tehditi altında. Yıllarca denize arıtılmadan dökülen atıklar, yanlış avlanma, kıyıların betona boğulması gibi pek çok sebepten kaynaklandığı söyleniyor.
Yine bugünlerde, yıllar boyunca iktidar lehine mitingler düzenlerken, Suriye’ye zırhlı araç ve mühimmat gönderirken, milletvekili dövdürürken, gazetelere baskın düzenleyip camlarını kırarken kahraman kabul edilen ama tam olarak ne zaman ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir şekilde suç örgütü lideri ilan edilen kişi ifşaatında rüşvetlerden, balya balya taşınan paralardan bahsediyor.
Bu iddiaların doğruluğunu şimdi bilemiyoruz ama “devletin malı deniz...” deyip yolsuzluklar yapanlar varsa, zamanla bu pis işler birikir ve bir noktada yüzeye çıkar. Buna devlet malı olan denizin balyaları denir. Müslüman kimliğini öne koyarak oy toplayan kişilerin bu balya işlerine bulaşmasından dolayı imajlarının etkilenmesine de “müslimaj” denir. Kendi şahıslarını günah işleme özgürlüğü ile savunabilirler ama dine ve samimi dindarlara verdikleri zararı nasıl telafi ederler, bilemem...
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/muslimaj_544530