Her ülke, corona virüsü ile olan imtihanını farklı
şekillerde yürütmeye çalışıyor. Kimi ükelerde virüsten bahsetmek yasakmış,
gözlerini kapatınca virüsün de yok olacağını zannediyor olmalılar.
Kimisinde “sürü bağışıklığı” denen,
“saldım çayıra, mevlm kayıra” yöntemi takip ediliyor. Bunun anlamı şu:
“Önlemeye çalışsak da, nasıl olsa çoğu kişiye bulaşacak, her gün öleceğimize
bir kere ölelim. Bırakalım giden gitsin, kalan sağlar bizim olur. Sağ çıkmayı
başaranlar bağışıklık kazanacağı için bir daha virüs bizi etkilemez” Bunların
tersine, çok sıkı tecrit uygulayıp hayatı insanlara zehir eden yerler de var.
Bazıları bilgi sistemlerini kullanarak virüsü takip etmek
suretiyle önleyici çalışmalar yapıyor. Kendisinde virüs tespit edilen kişinin
dijital izlerini(cep telefonu sinyalleri, kredi kartını kullandığı işyerleri gibi)
takip ederek kimlerle temas kurduğunu belirleyen ve o kişileri en yakın sağlık
kuruluşunda test yaptırmaya çağıran ülkeler var. Hatta teste gidemeyecek
durumda olanların ayağına overlok makinesi hızında test ekibi gönderiyorlarmış.
En başarılı görünen ülkelerin sırrı da iyi takip ve çok test...
Bizde durum nasıl?
Her yöntemden biraz biraz alınıp, ortaya karışık bir şey
uygulanıyor galiba. Buna kısaca “alaturkorona tedbirleri” diyebiliriz. Virüsle
mücadelede atılan yanlış adımları eleştirmek, halkı infiale sevk ettiği iddiasıyla
suç sayılabiliyor. Virüsün hafta içi ve mesai saatlerinde bulaşabileceğine
inanmayıp haftasonu ve resmi tatillerde sokağa çıkmayı yasaklıyoruz. Ekonominin
çarkları dönsün istediğimiz için çalışanlar serbestçe dolaşıyor ama 20 yaş altı
ve 65 yaş üstü evde hapis. Çalışmak için dışarı çıkanlar da akşama evde hapis
olanların yanına geliyor. Al sana bir sürü bağışıklık! Normalleşme havasına
erken girildi. AVM’ler, berber ve kuaförler açıldı ama camiler tehlikeli olduğu
için yasak. Maskesiz bazı yerlerde bulunulamıyor ama maskeye erişim yılan
hikayesine döndü. Vatandaş artık türkü ile maskeye seslenir oldu:
“Biz bu
pandemide buluşacaktık
Bahar geldi
geçti, sen gelmez oldun
Demiştin
SMS’le, kodla gelecektin
BizBizeyeteriz
SMS’leri geldi, sen gelmez oldun
Maskem! Gözlerim yolda, beklerim ama, sen gelmez oldun”
Satış nedir, nasıl
yapılır?
Alınan her kararı anında alkışlayıp ölümüne savunmak
durumunda kalan yardakçılar çok fena savruluyorlar. Sokağa çıkma yasağı
gelmeden önce yasak getirilmesi gerektiğini savunanları yerden yere vuran ve
“sokakları boşaltıp darbeye zemin hazırlayacaklar” teranelerini diline dolayan
tezvirat makineleri oldu. Emniyet, sokağa çıkma yasağının gündemde olmadığını,
bunu dile getirenler hakkında gerekli işlemleri yapacağını duyurdu. İki gün
sonra ilk yasak ilan edilmesin mi, bu sefer bütün marketler kapandıktan sonra
ve yürürlüğe girmesine iki saat kala ilan edilen yasağın paniğiyle ekmek, su
almaya çıkan insanlarla dalga geçtiler. Dahiliye servisi gibi cahiliye
servislerinin açılması gerektiğini söylediler!
Bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı sözcüsü ve başdanışmanı
İbrahim Kalın maske satışlarının kesinlikle söz konusu olmayacağını söyledi. Çok
geçmedi, iki gün sonra maskelerin belirli yerlerden satın alınabileceği
açıklandı. İktidar, en iyi yapabildiği “satış” işlerine son sürat devam ediyor.
Destekçilerinin ise Organize İşler filmindeki gibi kafasında iki soru işareti var:
Satış nedir, nasıl yapılır?