Bu Blogda Ara

Arşiv

“MaScary Movie”


MaScary Movie

Ülkemizde, her zaman olduğu gibi herşey çok iyi gidiyor, hamdolsun. Bütün dünyayı etkisi altına alan malum virüs neredeyse bizi teğet geçiyor, süreç çok iyi yönetiliyor çünkü. Ekonomi dersen tıkırında. En kötüyü geride bıraktık. Haberiniz yok mu? En kötüyü bırakın, kötüyü dahi ne zaman gördük hiç bilmiyoruz, farkında olmadan geçip gitmiş bile. Allah bilir, tünele girdiğimizi de görmemişsinizdir... Ama korkuya hiç mahal yok, çünkü tünelin sonunda ışık görünmeye başladı.

Telefonla konuşurken sizde de oluyor mu bilmiyorum, birden karşıdan ses kesik kesik gelmeye başlar. Karşıdaki de tünele girdiği için telefonun çekmediğini söyler. Her nasılsa, bu sözü net olarak duyulur. Biz de şimdi tüneldeyiz ya, bizi çekemeyenler oluyordur haliyle. Belki de çekemeyenler, bizi tünele sokuyordur, bilemiyorum! Ne zaman işler yolunda gitse, dikkat edin, birileri bir şeyler yapıyor. Tam olarak kim bunlar ve ne yapıyorlar bilmiyoruz ama... Dünyanın en güçlü ülkeleri küçülme beklerken biz büyüme hedeflerimize doğru adım adım yaklaşıyorduk. Fiyatlar yüzde elliden fazla artsa bile enflasyonumuz yüzde onlu seviyelerde kalıyordu. Hemen dış kaynaklı saldırı ile Dolar’ı yukarı çektiler! Sadece dolarla kalsalar iyi, Tayland Baht’ını bile bizim paraya kafa tutar hale getirdiler. 

Ne yapsalar boş; bize diz çöktüremeyecekler, milletimizi bölemeyecekler, ezanı susturamayacaklar! Maddi ve manevi donanımlıyız. Temel’e “dış mihraklar size karşı birleşti, ne yapacaksınız?” diye sormuşlar, “biz ülke olarak hep 50 komşumuzu götürdüğümüz için bizi etkilemiyor, listemiz hazır”  demiş. 

Korona meselesinde de normalleşme adımları atıyoruz, çok olumlu. Avamın rağbet ettiği AVM’leri açıyoruz yavaş yavaş. Ama sakın ola ki, siz oralara “normaldiya” çıkarması yapmayın, evde kalın. Zaten maskesiz gitmeniz yasak, maskeler de öyle herkese kolayca ulaşmadı, hele bir sorun niye... Ligler de başlıyor, sosyal mesafeye dikkat ederek oynarlar artık maçları. “İşyerleri açılacak ama kimse gitmezse nasıl iş yapacaklar, eve ekmek nasıl götürecekler, bu nasıl normal?” demeyin, cana geleceğine normala gelsin... Üniversite sınavının tarihi öne çekildi diye tatava yapanlara soruyorum, turizmciler taş mı yesin? Hem öğrenci kardeşlerimiz üzülmesinler, baraj puanı aşağı çekildi. İttifaklara da izin verilir belki, daha güçlü bir üniversite için ben varım, sen de var mısın kardeşim?

Bu kadar müjdeli haber yeter sanırım. Şimdi size bir filmden bahsetmek istiyorum. Adı “MaScary Movie”. Maskeli bir korku filmi anlamında, “mask” ve “scary” kelimelerinin birleşiminden oluşmuş ismi. Filmle ilgili bilgiler şöyle:

Yönetmen: Kentin Karantinosu
Oyuncular: Pandemi More, Balon Mask
Ayem-dibi puanı: Kazandibi kadar tatlı bir film, puanı da 8.6/10

Pandemi birden ortaya çıkar ve Balon Mask, maskeli bir balo düzenler. Baloya katılmak için maske takmak zorunludur ancak maske bulmak zordur. Çünkü balonun sahibi, maske dağıtım işini kendi lütfu gibi göstermek ister ve derhal maske satışını yasaklar. Herkesin evine ücretsiz maske geleceğini duyurur. Tebaa bunu alkışlarla karşılar. Gergin bekleyiş sürerken pek çok kişiye maske ulaşmaz. Balon, oturduğu siteye bizzat başvurulmasını ister ama nafiledir, yine maske dağıtımı düzgün yapılamaz. Baloya gidememe korkusu herkesi sarmıştır. Sonuçta maske satışı serbest bırakılır ama acaba tebaa maskeye ulaşabilecek midir? Filmin sonun buraya yazmayacağım, en iyisi filmi seyredip heyecanını öyle hissedin. 

Katıldığı festivallerde “AK-Ademî” ödülü alan film, maske dağıtımının her aşamasında en doğru kararın verildiğini savunan eleştirmenlerden tam not almıştır. İyi seyirler...

Diyanet’in Söylemedikleri...


Diyanet'in Söylemedikleri

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesi etrafında pekçok tartışma döndü. Tartışma dediysem öyle müzakere ve laf atmalarla kalınmadı, bazı BARO’lar dava açtı, dava açan BARO’lara dava açıldı. 

Tartışılan hutbede zina ve eşcinsellik konusundaki hükümler hatırlatırlatılarak hastalıklara sebebiyet verdiği ve nesli çürüttüğünden bahsedilmişti. Konuya nerden gelmişti derseniz, hemen öncesinde Coronavirüs’ün sebebinin pislik ve kirlilik olduğu söylenmiş ve insanlar taharete önem vermeye davet edilmişti. 

Başkan Ali Erbaş şahsında aslında Diyanet kurumunun söylediği şey dini hükümleri hatırlatmak nev’indendir ve hükümler tartışılmaz. Ancak hatırlatılan hükümler, sadece, kendisinin memuru bulunduğu hükümetin siyasi menfaatleri isitkametinde gidiyorsa, hatırlatma zamanı ve muhteviyatı tartışılabilir. Siyasi olarak yanlış atılmış adımlar neticesinde gelişen ve muhtemelen yine siyasi olarak çözülebilecek meselelerde, askeri-stratejik açıdan gerekliliği tartışılan sonuçları itibarıyle ne getirip ne götüreceği belirsiz sınır ötesi askeri operayonlara destek konusunda mangalda kül bırakmadılar. Ekonomik krizin hissedildiği zamanlarda halka isyan etmemeyi telkin ettiler. Akşam pazarı saatlerinde ucuz sebze-mevye alınabileceğini hatırlattılar. Hükümetin betoncuları kurtarma operasyonlarından birinde, enflasyon oranından düşük faiz konusunda cevaz verdiler.

Hastalık, deprem, çığ, yangın gibi umumi musibetlerde, bütün bir topluma taalluk eden ihmal ve hatalar var mı diye bir muhasebe yapılır. Tabii ki, dünyevi akıl ve gözümüzle pek çok hikmete mebni tasarrufat-ı ilahiyeyi çözmemiz mümkün olmayabilir ve başımıza gelen musibetleri tek bir sebebe bağlamak da yanlış olabilir. Yani, musibetin bizi bulması için herhangi bir şey yapmış olmamız gerekmeyebilir, imtihan sürecinin bir parçası olarak yaşıyoruzdur belki o musibeti. Ama toplum olarak bazı hataları yapmışsak veya o hataları yapanlara karşı bir aksiyon geliştirmeyip benimsenmesine, yaygınlaşmasına sebep olmuşsak, bunun karşılığı bir musibeti beklemek lazım.

Toplumsal hayatı ifsad eden, ahlakı zir ü zeber eden veya insanların geleceğe dair umutlarını körelten bazı hadiseler/durumlar hakkında Diyanet ehlinin tepkileri ve hatırlatmalarını duyduk mu, bakalım: Mesela, zinanın kanunlarımızda suç olmaktan çıkarılması hususunda bir tepki hatırlayan var mı? Onlarca çocuğun yıllarca maruz kaldığı istismar olayı, Erbaş Hoca’nın bahsettiği lanetlenmiş fiillerden mi değildi yoksa failin hükümete yakın bir vakıfta çalışıyor olmasından mı? Aralarında nikah olmayan kız-erkek karışık bir grubun bir adada yaşadığı yarışma(!) hakkında ne düşünülüyor acaba? 

Allah’a ait bütün sıfatların bir fani insanda toplandığını iddia eden siyasi hakkında bir düzeltme yapılmış mıdır? Cami minberlerinde eline mikrofon alıp siyasi propaganda yapıldığında nasıl karşılanmış? Peki, bu siyasi porpagandayı bazı imamların bizzat kendisi yaptığında? Kamu kurumlarında işe girebilmek için belli mahfillerin adamı olmak gerekliliği yeterince büyük bir toplumsal yozlaşma değil midir? Akraba ve taallukatının hepsini yetkili olduğu kurumlarda işe sokan yöneticiler hakkında bir yorum duydunuz mu? İstediği adamı rektör yapabilmek için rektörlük şartlarını yasayla değiştiren ve hemen atama sonrası eski haline getiren iradeye ne buyurdular dersiniz? Ya da kendine yakın kişileri taltif etmek manasında 3-4 kurumdan maaş bağlatılmasına? Rüşvetsiz-torpilsiz herhangi bir işe giremeyeceğini düşünen gençlerin geleceğe dair umutları ne durumda olur?

Vaktiyle, iktidarları döneminde çiftçilere verilen kredilerin 10 katından fazla büyüdüğünü söyleyen dönemin başbakanı, büyüttükleri faiz çemberinden “bereket” diye bahsetmişti. “Allah’ın harb ettiği faizde bereket olur mu?” dediler de, ben mi duymadım yoksa? İktisadi büyümeden ve ticari destekten tek anladıkları kredi vermek olan hükümete herhangi bir Kur’anî hüküm hatırlattılar mı acaba?
İşlerine gelmeyen herkesi terörist ve hain ilan eden, insanımızı kutuplaşmaya iten, kendi safındaki şeytanları melek gösterirken, iki gün öncesine kadar beraber hareket ettikleri zevat, siyaseten yolunu ayırdığı için korona virüsünü bile ondan bilecek ve adeta “Ali Babacan ve kırk koroniler” manşeti atabilecek tezvirat makinesi medya kuruluşlarına yönelik bir uyarı duydunuz mu?

Velhasıl, örnekler çok. Gündelik her konuda Diyanet’in fikir beyan etmesini bekleyemeyiz ama toplumsal ahlak ve kamu hukuku ile ilgili hırsızlık, rüşvet, torpil gibi konularda fikirlerini merak etmekteyiz. Söylediklerinden çok, söylemedikleri daha fazla tartışma konusu olabilir yani...

ACorona Virüsü


ACorona Virüsü

ACorona, Corona virüsüne benzer özellikler gösteren, makro ölçekli bir virüs türüdür. İlk çıkışı 2000’li yılların başına dayanır. 6 ila 14 yıl arasında değişen bir kuluçka süresi vardır. Virüsün mahiyetini bilenler bulaşmış olduğunu görebilseler bile, herkesçe görülebilen belirtiler kuluçka süresi boyunca açıkça ortaya çıkmayabilir. İçine girdiği kuruma bütün adamlarını yerleştirmek suretiyle çoğalır. Zaman içerisinde kıyafetlerini değiştirerek yeni durumlara uyum sağladığı görülebilir.

Normalde bir virüsün yerleştiği organizmaya konak denilirken, büyüklüğü sebebiyle Acorona’nınkine “saray” diyebiliriz. Saraylara yerleşir, yerleştiği yerleri saray haline getirir. Taca-tahta düşkünlüğü dillere destan olduğundan isminde “taç” anlamına gelen “corona” kelimesi vardır. Bu kadar şatafatlı sarayları ne yapacağı sorulduğunda o sarayların kendine ait olmadığını, kendisinin burada geçici olduğunu söyleyerek cevap verir.

Alternatif Akım...

Yerleştiği sarayda bütün kaynakları tek elden yönetmek ister. Eskiye dair herşeyi, kendi DNA’sını kullanarak oluşturduğu bir alternatifi ile değiştirmeye çalışır: Alternatif tarih, alternatif kahramanlar, alternatif sosyal gerçeklikler... Bu akıma “alternatif akımı” denir. İsminin başına dikkat ettiyseniz “AC” harfleri ile başladığını görürsünüz ki, bu da alternatif akımla çalıştığının göstergesidir. Elektrikte, şiddeti ve yönü düzenli aralıklarla değişen akıma alternatif akım denir. Sinüs dalgası şeklinde bir grafiği vardır. ACorona virüsü de sürekli hareket yönünü ve hızını değiştirir. Ona uygun olarak gerilimi de negatiften pozitife, oradan da tekrar negatife taşıyıp durur. Akımı, gerilimi takip etmek isteyen ümmetin bu değişimlerden başı döner. “Durmak yok, akıma devam” mottosuyla hareket edenler kendini akıma bıraktıkları için başları hiç dönmez.  

Bağış-şıklık Sistemi

Ülkenin bağış-şıklık sistemine resmen çöker. Bağışların tipine bakarak şık olup olmdaıklarına karar verilen sisteme bağış-şıklık sistemi denir. Acorona, işine gelmeyen bütün bağışları şık olmadıkları gerekçesiyle beğenmeyebilir. Hatta daha da ileri giderek kendisi haricinde herkese bağış toplama ve dağıtmayı yasaklayabilir. “Bu memlekete bir şey lazımsa, onu da biz getiririz” felsefesiyle geliştirdiği ve “tek bağış, tek kaynak, tek merkez, tek kanal” şeklinde özetlediği bir bağış “virabiası” vardır. 

Garantina Kurtarır mı?

Yerleştiği yerdeki bütün işleri kendine yakın başka birilerine havale etmesiyle meşhurdur. Bu kadar havale geçirmeye alışık olmayan bir ülkede dövizin ateşi yükselebilir. Kendisine iş havale edilenler, işlerinin belli bir kısmını hazine garantinası altına alırlar. Garantina uygulaması ile kendilerini emniyet içinde hissettikleri söylenebilir. Garantina süresi boyunca, uzmanlar tarafından maske kullanımı tavsiye edilir. Gerçi, bir süre sonra sadece garantina ehlinin değil, iş yapmak için meydana çıkan herkesin maske takması zaruri hale getirilmiştir. Alışık olmadıkları maskelerle dolaşmak kiminin komik görüntüler vermesine sebep olmaktadır. Taktıkları maskenin kendilerini virüsten koruyacağını zannedenler genelde yanılmaktadır. Virüs, kimin hangi maskeleri niçin taktığını bilmektedir. 

Sebep olduğu en büyük tahribatlardan biri, tabiatın akciğerleri kabul edilen yeşil alanları yok etmesidir. Bulaştığı yeşil alanları ve tarım alanlarını betona ve asfalta boğar. Nefes darlığı çekmekte olan ülkelerde ölüm tehlikesi görülebilir, hafazanallah. 

Virüsten nasıl korunulur/Kurtulunur?

ACorona virüsüne karşı şu ana kadar geliştirilmiş ortak bir bakış açısı olmadı. Açı çalışmaları, büyük bir toplumsal mutabakatı kapsayacak kadar geniş olmadığı sürece etkili olmaz. Virüse temas eden herkesin ellerini yıkaması çok önemlidir. “Temiz eller” hareketi öncelikle yayılmasını ve etkisini durduracağı gibi gittikçe küçülmesini de sağlayacaktır. Çözümü, sadece ellerden beklemeyelim yalnız...

Harfiyat Kanyonu Ana Sayfası

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/acorona-virusu_518128

Öne Çıkan Yayın

Şair Tüikî

Bu haftaki misafirimiz, şiirlerindeki serbest ölçüsü ile meşhur olmuş Şair Tüikî... Her ayın 3. günü yayınladığı şiirler toplumun bütün ke...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: