Bu Blogda Ara

Arşiv

Hahahaber Eylül 2019



HAHAHABER

NOT: Bu sayfada yer alan haberler hayal ürünüdür, uydurmadır. Gerçek haberlere benzeyebilir, gülüp geçiniz, kafayı takmayınız. . .


 Doğalgaza art arda gelen zamlardan sonra sesi çıkmayan vatandaşın G.O.T (Game Of Thrones)’una  güvendiği ortaya çıktı…

Millete ait saraylarda servis edilen ejderli sumutilerden alarak ejderha sahibi olacağına inanan Vatandaş Rıza, doğalgaz zamlarına karşı tedbirli olduğunu söyledi.

Veri Toplantısı


Veri Toplantısı

Milli Eğitim Bakanı, okullarda e-rehberlik çalışmasının başlayacağını duyurdu. Bu çalışmaya göre ilkokul birinci sınıftan başlayarak tüm çocukların her türlü sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerine ait  kayıtların tutulacağını söyleyen bakan "ASİS dediğimiz yerli zekâ ölçeğiyle ve başka tarama testleriyle bunu yaptık ve önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bütün Türkiye’deki taramayı bitireceğiz (..) Çocuk hangi okula, hangi şehre giderse gitsin, bu çocuğu tanımak için oradaki öğretmen kendisi yeniden, sıfırdan uğraşmayacak. E-rehberlik kaydına bakacak çocuğun, çocuğun becerileri, yatkınlıkları neymiş, ilgi alanı neymiş, hangi başarıları var, hangi ürünleri sergilemiş, bu çocukla ilgili sosyal, duygusal özellikler nelermiş, bunların hepsini orada görme imkanı olacak. Velilerin, öğretmenlerin de görme imkanı bulunuyor. Dolayısıyla bütün çocuklarımızı artık lise sona kadar bu şekilde bir izleme, değerlendirme, çocukları yönlendirmek için kanıta dayalı, veriye dayalı bir sistem üzerinden rehberlik yapabilme fırsatımız olacak” dedi. 

Öğrenciyi tanıyıp, ona özellikleri ile uyumlu eğitim vermeye çalışmak güzel bir şey... De... Bugün sanatından sporuna, el becerisinden işlem çözmeye türlü türlü zeka çeşidi olduğu söyleniyor. Öğrencilerin tamamını zeka çeşidine göre ayırıp bir de puanlarını verdin diyelim. Ülkenin her tarafında çoklu zeka tanımlarına göre eğitim verebilme şansın olacak mı? Olmayacaksa çocukları zeki, çok zeki gibi etiketlemek nasıl bir fayda getirecek? Çok zeki çıkan çocukları, aileleri iyice sosyal hayattan koparıp yarış atı gibi durmadan çalıştırmaya çalışırsa hayatları kararmaz mı? Aynı sınıfta okuyan ve birbirinin zeka puanlarını bilen farklı seviyelerdeki çocukların psikolojisi nasıl olacak? Okula yeni başlayan öğrencilerin bile simit yağmuruna tutulduğu bir yerde, Allah kimseyi çok zeki çıkan öğrencilerin eline düşürmesin...

Kişisel Verilerin Paylaşımı

Çocuklarla ilgili bu bilgiler, kanunda “kişisel veriler” olarak geçiyor, bunların veliler ve öğretmenlerle paylaşılması ne kadar doğru olur? Düşünsenize, veli toplantısına gidiyorsunuz, çocukların zeka puanları havada uçuşuyor: “sizin çocuk biraz düşük zekalı olduğu için anlamıyor ve sınıfın seviyesini aşağı çekiyor!” “çocuğuma laf edene bak, hiç olmazsa sizin gibi para ödeyerek zeki çıkarmadık...” Veli değil, veri toplantısı olur!

Rüşvet vererek çocuğunun zekasını yükseltmek isteyenler mi çıkmaz, araya hatırlı birilerini sokarak işi yukarıdan çözmek isteyenler mi... Şimdi bile, adres bölgesinde olmayan iyi bir okula çocuğunu kaydettirmek için ikametlerini değiştirenler, hatta bu işlemin zorlaşması üzerine kağıt üzerinde boşanmış görünüp adresini taşıyanları duymuştum. Sırf, elalem “gerizekalı çocukları varmış” demesin diye, gerekirse araya hile hurda sokarak puan yükseltmek isteyenler çıkacak. 

Veriler Ticari Olarak Kulllanılırsa...

Sonra, toplanan verilerin ticari amaçlara kullanılmayacağı nasıl garanti edilecek? Çocuğumuz anaokulu yaşına geldiğinde, çevremizdeki neredeyse bütün özel okullar bana cep telefonumdan ulaşıp reklam yapmaya başladılar. Numaramı nereden aldıklarını, daha önemlisi çocuğumun yaşını nereden öğrendiklerini de bilemedim. Sadece yaşını bilenler işi bu kadar ticarete dökebiliyorsa, çocukların duygusal, zihinsel bilişsel ve bilumum özelliklerini bilenler neler yapar... 

Konu ile ilgili bütün endişeleri giderecek bir açıklamayı bakanlıktan bekliyoruz, e-rehberlik sitemi hayırlara vesile olur inşallah... 

Belediye Başkanları Whatsapp Grubu

Sarayda toplanan büyükşehir belediye başkanları, aralarındaki haberleşmeyi artırmak için, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Whatsapp grubu kuracaklarmış. Büyük olmayan şehirlerin belediye başkanlarını aralarına almazlarsa ayıp olmaz mı? Alırlarsa, bu sefer grup kalabalıklaşır ve muhabbetler sulanır, bu da ayrı bir risk. 

Başkanlardan biri, diyelim ki Çorum Belediyesi’ne hitaben şöyle bir mesaj atabilir: “111 ışıkyılı uzaklıkta bir gezegende su bulundu, Çorum Belediyesi’nin yüzbinlerce lira ödediği aquapark ve hayvanat bahçesi bulunamadı. Sayıştay bulamadı, NASAyıştay olsa belki bulabilirdi (gülen surat, gülen surat gülen, gülmekten gözünden yaşlar gelen surat)”, biri yanlış mesaj gönderdikten sonra “torunum oynarken attı ben atmadım” diyebilir, son görüldü bilgisini kapatan başkanların gizli kapaklı işler çevirdiği düşünülebilir, okundu bilgisi gelen mesaja neden cevap verilmediği kafaları karıştırabilir. 

Kısaca whatsapp grubu deyince akla gelen şeyler, belediye başkanlığı makamıyla nasıl örtüşür bilinmez...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/veri-toplantisi_502960

İsrafbul

israfbul
İsrafbul Büyükşehir Belediyesi, israf kaynakları bulmaya devam ediyor. En son, ihtiyaç fazlası olduklarını iddia ettiği yüzlerce aracı Yenikapı miting alanında sergilemeye başladı. Sanki, önceki yönetim “Dindar bir araba nesli yetiştireceğiz” demiş gibi... Dindar araba olur mu demeyin, kısaca “dindaraba” diyebiliriz, çünkü yedi yaşın altındaki bu arabaların kahir ekseriyeti Clio. Ne “kıliyo” olduğu malûmunuz, artık orasını sormayın... “Şov” yapmakla başkanı suçlayanlar, devr-i sabık uygulandığını düşünenler oldu. Kâğıt üstünde ve rakam boyutunda kalınca kimsenin umurunda olmayacağı ve hissedilemeyeceği düşünülmüş olmalı ki, miting alanında sergileniyorlar.
İsraf ve masraf merkezi olan, taşınabilir her şey bulununca Yenikapı’da sergilenecek mi acaba? Meselâ; ücretsiz ulaşım hakkı sağlayan İstanbulkart’ların kimlere niçin verildiği ve kaç kişinin yararlandığı hususlarında farklı zamanlarda farklı ve kaçamak cevaplar verilmişti. İster misiniz şimdi de ücretsiz İstanbulkart sahibi insanlar evlerinden alınıp Yenikapı’da sergilensin? Ya da, “bankamatik” de denilen, kurumda hiç çalışmadığı halde maaş alan insanların para çektiği ATM cihazları sergilenir mi?

En Flasyon!

Yine yüksek çıkmakla birlikte, düşme hızındaki artış sebebiyle yandaş - beyandaş basın tarafından coşkulu bir şekilde karşılanan Ağustos ayı enflasyon rakamlarımız TÜİK tarafından açıklandı. İstanbul Ticaret Odası da gıda enflasyonunu açıklamıştı ve TÜİK’in açıkladığı ile arasında yedi kata yakın bir fark çıktı. Yani nasıl olduysa, İTO’nun % 5,5 dediği enflasyona TÜİK % 0,77 dedi. Tabiî, hepsi sonuçta flasyon da, açıklanan en flasyon rakam resmî olarak kabul edildi. Ne yapsalar boş, TÜİK’den gelen bir rakam vardır! Doğalgaz, elektrik ve akaryakıt gibi bütün üretim maliyetlerini katmerli bir şekilde yükseltecek kalemlere gelen zamlar bile açıklanan enflasyon oranlarının çok üstünde kalmışsa, hayatımızı idame ettirebilmek için gerekli asgarî ihtiyaçların fiyatları neredeyse % 50 oranında pahalandıysa, açıklanan enflasyon rakamlarının inandırıcılığı kalmıyor, vesselâm...

Rakamlar demişken, büyüme rakamlarımız da açıklandı. İkinci çeyrek büyüme oranımız eksi % 1,5 çıktı ve yine buna sevinmemiz isteniyor. Sevinelim de, bize büyü yapılmış olabileceğini unutmayalım. Vaktiyle bir kanaat önderi(!) ne demişti: “Galiba bize nazar değdi!”

Doğalgazık

Doğalgaza çok kısa süre içinde iki defa zam geldi. Önce bir % 15 yapıldı, o fiyata bir % 15 daha zam yapılınca ilk fiyat üzerinden toplam % 32,25’lik bir zam yapılmış oldu. Doğalgaz kullanımının az olduğu yaz aylarında  yapılan ve çok fark edilip tepki almasın diye yapılan bu zamlara “doğalgazık” denir. Bu zamma, yetmişli yıllarda Fecri Ebcioğlu tarafından yazılıp şarkıcı Alpay tarafından söylenen “Eylül’de gel” isimli şarkıdan ilham alarak şöyle seslenmek istiyorum:

“Eyyy zam, geldiğin zaman
Ağlarım ben inan
Geliyorsun işte
Faturama bakmadan
Nasıl geçer bu yaz,
Ne olur bana yaz...
Bekleme ne olur,
Yok, yok, yok
Gelme gelme git
Eylül’de git...”

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/israfbul_502455

Orta Dünya Orta Oyunu


Orta Dünya Orta Oyunu

Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyımıyyet dönemi içerisinde, muhtelif milletvekili ve bakanlar ile cumhurbaşkanı için alındığı iddia edilen hediyeler çok konuşuldu. Bazı bakanlar herhangi bir hediye almadıklarını söyledi ama tek bir kuyumcudan hediyeler için kesilen toplam 600 bin liralık fatura görüntüsü bolca dolaştı internette. Fatura ile hediye, benzedi ciğerle kediye... Fatura varsa hediye nerede, hediye yoksa faturada yazan tutar ne için ödendi?

Kayyım-kayyum, kıyım-kuyum derken “Yüzüklerin Efendisi” kitabını hatırladım. Tamamen kurgu olan bu kitap, yazarın “Orta Dünya” dediği bir yerde geçiyor. Cümle cemil-i mahlukat işi gücü bırakıp bir yüzüğü elde etme/yüzükten kurtulma derdine düşmüştür. Yüzük uğruna harcanan ömürlerin ibretlik hikayesidir, sonunda yüzük de ateşe atılıp yok edilir ve kimseye yar olmaz. Biz kendi hayalî orta dünya orta oyunumuzu düşünelim en iyisi. Karakterlerimiz şöyle:

Savuran: Ork Parti’nin başkanıdır. Tek bir yüzükle ortaya çıkar. Bilezik, küpe ne kadar takı ve yastık altı altın varsa hepsine hükmeden bir kudret yüzüğüdür bu. İsrafa düşkünlüğü ile meşhur olduğundan kendisine saçıp savuran manasında Savuran lakabı takılmıştır. 

Beramir-Bilamir: Savuran’ın veliahtları olan ikizlerdir. Burası çok önemli, Beramir hazinenin al bayrağını taşıyan kişidir. Zaman zaman terlemesine sebep olan yüzüklü görevini, paydaşlarının enerjisi ve sinerjisi ile ifa etmeye çalışır. Bilamir ise kendisine anlatılan olaylara vâkıf olmak için çok çaba harcaması ile bilinir. Düşmanı olduğu Paralelf’leri taklit eder, ok atmaya merak salmıştır. 

Ak Karuman: Savuran’ın fetva eminidir. Yüzbinlerce Hülork’tan oluşan, dünyada emsali görülmemiş bir ordunun tesis edilmesinde katkıları vardır

Hülorklar: Kömürlü çamurdan yoğrulmuş yaratıklardır. Makarna ile beslenirler. Savaş narası olarak kullandıkları “hülooooğğrrk!” sesi ürkütücüdür.

Perinçork: Doğu cephesi orklarının sorumlusudur. Karanlık isimli bir dergi çıkarmaktadır. Dönem dönem Mordor zindanlarını ziyaret ettiği görülür. Son zamanlarda Orta Dünya’da gölgelerin boyunun uzamasında büyük katkıları olduğu bilinmektedir.

Kayyumanlar:  Savuran’ın uzak şehirlerdeki temsilcileridir. İsrafları ile meşhurdurlar. Bol hediye vererek sadakatlerini göstermek isterler.
 
Teomel: Ak sakallı Ruhan kralıdır.

Kemdalf: Altı Ork Partisi’nin başkanıdır.

Gulendalf: Kadim zamanlardan kalma bir büyücüdür. Değişik canlılarla kendi dillerinde konuşup anlaşabilmektedir. Özellikle mavi kuşlar üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Zaman içerisinde gücünün rengine göre gri, ak veya mavi renklere büründüğü görülmüştür.

ParalElfler: Orta dünyanın bütün resmi dairelerine sızmış bir halktır. Genelde saçları uzundur. Ok atmakta ustadırlar. Gulendalf’la birlikte hareket ederler.

Mordoray: Mordor-halkalı arasında “ring” seferi yapan raylı sistemdir.

Shire Hastaneleri: Ork-kamu işbirliği modeliyle inşa edilen ve 25 yıllığına özel işletmeci tarafından işletilen hastanelerdir. Hobbit’lerin yaşadığı Shire bölgesinde inşa edilmişlerdir ve günlük 500 hasta garantisi verilmiştir.

3. Tayfalanı: Nazgûl’ların havalanmak ve konmak için kullandıkları alan. Biri Orta Dünya'nın en büyüklerinden olan iki tayfalanı varken, üçüncü tayfalanının neden inşa edildiği bölge halkı tarafından sorgulanmaktadır.

Son olarak bir Hüküm Dağı türküsü ile bitirelim:

"Hüküm dağı yağmur yağmur ork'la dolunca
Alıp kudret yüzüğünü, gel gizli gizli
Madenlere giden bir yol var ki bilinmez
Kartala binmeden can oy can oy, can oy can
Gel gizli gizli... at gizli gizli...."

Uzatmadan ve İşi Karıştırmadan

 
Uzatmadan ve İşi Karıştırmadan
Son günlerde ülkemizin sıcak gündemi içerisinde en çok konuşulan konulardan biri orman yangınları oldu.


Uzunca bir süre kontrol altına alınmayı bekleyen yangınlar hepimizin ciğerlerini dağladı. Konu ile ilgili açıklama yapan Bakan, neden THK uçaklarının söndürme işleminde kullanılmadığı sorusunu cevaplarken “Biz burada bir ağaç daha az yansın diye mücadele ediyoruz. Ama insan hayatı da bizim için önemli. Biz dışarıdan kiralama yaptığımız zaman orman personelini bu uçakların içerisinde görevlendiriyoruz. Orman personelimiz bu hava araçlarının içerisini emniyetli bulmadıkları için binmek istemiyor. Bu uçakları bu kadar savunanlar varsa uçaklar Ankara’da apronda duruyor. 3 tane uçak motoru arızalı şekilde duruyor 3 tanesi de yağ akıtıyor. Binmek isteyenler buyursunlar uçsunlar” dedi.

Yüzü AK çıkaran hesap

Bakan’ın uçak sayısı ve durumları ile ilgili verdiği bilgi, verdiği hesapla meşhur olan bir çobanın hikâyesini hatırlattı.

Hikâye şöyle: Ağanın biri, 100 adet küçükbaş hayvanını bir çobana teslim ederek yaylaya göndermiş. Uzunca bir süre sonra çoban elinde bir kâse yoğurt ve bir adet deri ile gelip ağanın huzuruna çıkmış. Koyunlarını merak eden ağaya şöyle bir hesap yapmaya başlamış: “Yağmur yağdı, gök çatladı. 72’sinin ödü patladı. Önden gitti baş toklu. Ardından 5 toklu. 10’unu verdim kasaba, 10’unu da katma hesaba. Kurt kaptı birisini, ötekinin de getirdim derisini” Koyunlardan sağdığı sütlerden yapabildiği tek kâse yoğurdu kapan ağa sinirle çobanın suratına çarpınca, bizimki suratını eliyle sıyırıp pişkinlikle şunu demiş: “Hesabını doğru verenin yüzü böyle ak çıkar.”

Geçtiğimiz sene, Yunanistan’da çıkan yangınlar üzerine aynı bakan, “İzmir’de yangın söndürme uçakları bekletiliyor. Uçaklarımız ve helikopterlerimiz Yunanistan’a hareket etmek için hazır. Talep gelmesi halinde 45 dakika mesafedeyiz, anında müdahaleye hazırız” demişti. İster misiniz, Yunanistan şimdi yağ damlatan uçakları göndermek suretiyle kendilerine komplo kurmak istediğimizi düşünsün? Neyse ki, THK tarafından ismini ve cismini gizleyen bir yetkili uçakların bakımları ile ilgili bir problem olmadığını, hepsinin göreve hazır olduğunu söyledi. Bir de bununla yetinmeyip uçakların gövde gösterisi yaptığı bir video yayınladılar. Yunanların uçaklarımızdan korkmasına gerek kalmadı yani.

***

Hükümetle işçi sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesinin imzalandığı toplantıda sendika başkanının mikrofonu kapalı sanarak “Uzasa işi karıştıracağız, en azından kapattım böyle” demesi günlerce konuşuldu. Kendini savunmak için S-400’leri Türkiye’ye getirenlere müteşekkir olduğunu söyleyen sendika başkanı, kendisini eleştirenleri de hainlikle suçladı.

Kayy-ı Makam

Sendikacının “uzatmama ve işi karıştırmama” şiarından mı etkilendi bilinmez, İçişleri Bakanlığı da haklarında geçmiş yıllarda açılmış soruşturma ve kovuşturmaları gerekçe göstererek Diyarbakır, Mardin ve Van illerindeki Büyükşehir Belediye Başkanlarını idarî bir kararla görevden alıp, şehirlerin valilerini yerlerine atadı. Her birisi birer “Usta’r Warisi” olan valisi dururken, başka kimi atayacaklardı Allah’ını seversen... Bir kişinin mevcut makamına ek olmak suretiyle kayyım olarak atanmasına “kayy-ı makam” denir. Gerçi bizimkiler vali olduğu için, kayy-ı makam sözünü duyunca kaymakam kelimesine benzeterek hoşlanmayabilirler.

İçişleri Bakanlığı bu atamalarını bir türkü ile anlatmak istese şöyle derdi her halde:

“Yargı kararı olmasa da olur, biz azlederiz
Düz ovada keklik gibi sekeriz
Meydanlarda “demokrasi” diye milleti kekleriz

Sandık sandıklar içinde çok kaybımız var
Hazreti kayyıma devretmemiz var

Biz kazanınca hep sandık selâmet
Güneydoğu’ya vardık koptu kıyamet
Kayyım Reis belediye sana emanet

Sandık sandıklar içinde çok şanımız var
Hazreti kayyıma devretmemiz var”

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/uzatmadan-ve-isi-karistirmadan_501408

Öne Çıkan Yayın

Gözlükler

  İbrahim Özdabak Karikatürü   “Artık önümüzü göremiyoruz” sözünü ilk duyduğunuzda aklınıza: “Tabii canım, nasıl adım atacağımızı şaşırdık...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: