Bu Blogda Ara

Arşiv

Sarı Yelek Türküleri

Türküler



İklim anlaşması çileme çare bulmuyor
Motorin depoya dolmuyor Macron…
İlkbahar yaz derken hemen zam oldu
Sarı yeleklinin deposu gam doldu

Kapattın meydanların giriş yönünü
Gözlerim gazdan görmüyor önünü
Takvimler bilmiyor dönüş gününü
Coplar yeleklere değmiyor Macron!

Yelekle isyanım arttı git gide
Gençler meydanlara aktı gitti de
Güvenlik güçlerini sebil etti de
Maaşlara bir damla zam vermiyor Macron!
****
****
Bugün benim isyanım var, Sarı’m var
Değme Yelek değme değme tenime benim
Akaryakıt zamlarını geri aldırdım
Değme yelek, değme değme, tenime benim!
****
****
Paris’in altı kelek
Şanzelize’ye gidek gelek
Asgari ücret 1300€ olsun
Kapı kapı dilenmeyek

N’oldu Macron’um n’oldu
Sarardı benzin soldu
Mazota zam geleli
Bu yerler viran oldu..
****
****
Fransa’da karıştı çarşı Pazar,
Yellow amman aman, yellow amman aman, sarı yelek
Meydanları görmezler, gilets jaunes’i sevmezler
42 madde çok olur, hepsini size vermezler

Mont Blanc yüce dağ, altı mor sümbüllü bağ
Seine’i merhem diyorlar, Nice ki bu canım sağ

Yellow Amman Aman, Sarı Yelek

Yellow amman aman sarı yelek

Fransa’da akaryakıt zammı başta olmak üzere, bazı şeyleri protesto etmek için toplanan insanlar gösteriler düzenliyor. Gün geçtikçe daha çok yerlere yayılan ve katılımcı sayısının arttığı bu gösterilerde göstericiler, üzerlerine arabalarda acil durumlar için kullanılan sarı yeleklerden giydiği için kendilerine fransızca “gilets jaunes”, ingilizce ”yellow vests” ve türkçe “sarı yelekliler” deniyor. Ekonomik sıkıntılar temelli 42 maddeden oluşan istekleri var. Şimdilik akaryakıt vergilerine getirilen zamları geri aldırmayı başarmışlar. Zamanlamanın manidarlığından tutun, dış mihrakların işi olmasına kadar türlü türlü teoriler ortaya atılıyor. Fransız halk ozanları muhtemelen şöyle bir türkü yakacaktır:

“Fransa’da karıştı çarşı Pazar,
Yellow amman aman, yellow amman aman, sarı yelek

Meydanları görmezler, gilets jaunes’i sevmezler
42 madde çok olur, hepsini size vermezler

Mont Blanc yüce dağ, altı mor sümbüllü bağ
Seine’i merhem diyorlar, Nice ki bu canım sağ”

“Sarı yelekliler” hareketi Fransa’ya mahsus kalmayıp sari bir şekilde Belçika ve Hollanda gibi başka Avrupa ülkelerine de yayılmış. Avrupa Birliği’ni tehdit eden bütün gelişmeleri ellerini oğuşturarak karşılayan malum malul medyamız muhtemelen bu harekete “Avrupa Baharı” diyecektir. Söylemesi biraz zor olduğundan “Avrupaharı” şekline dönüşecek ve ardından “Avrupa Harı” denecektir. Diyelim ki, bütün komplo teorileri çürüdü ve Fransa bu işi tatlılıkla çözdü. “Ne oldu Avrupa Harı” diye havuz medyamıza sorsak, “Avrupa Harı demedim, Avro pahalı dedim...” cevabını verip işin içinden çıkabilirler. 

Beyaz Kefenliler

Sarı Yelekliler hareketinin ülkemize bulaşmasından korkuldu da gözdağı verilmek mi istendi yoksa mahalli seçimlerin yaklaşmasıyla hasıl olan milleti kutuplaştırma ve safları sıklaştırma ihtiyacı gibi bir hikmete binaen mi yapıldı bilinmez, üstünden beş yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen Gezi protestoları ile ilgili bazı kişiler hakkında (oyuncu Mehmet Ali Alabora mesela)  tutuklama kararları çıktı, bazı davalar yeniden açıldı. Memet Ali Terör Örgütü ismiyle MEMATÖ diye bir şey ilan edilse hiçbirimiz şaşırmayacağız galiba. 17 Kasım’dan sonra Türkiye’de sarı yelek alanlara terörist muamelesi yapmayı teklif edenler oldu çünkü. Ve hayır, bu Pazarola sayfasındaki “Pool”luk köşesinin parodi haberlerinden biri değil. Sarı Yelek ile Gezi arasında bir ilişki kurmak zor değil. İddianame şöyle yazılabilir mesela; “Gezi’nin en önemli sembollerinden birinin kırmızılı kadın olması, sarı yeleklilerin rengi ile birlikte değerlendirilince sarı-kırmızı renklerinin yanyana gelmesi ve bu renklere sahip bir spor kulübümüzün Fransızca eğitim veren bir okul isminden gelmesi sonucu arada bir iltisak oluştuğu...”

Aslına bakarsanız bütün bu gelişmeler ve uzunca süren OHAL sonrasında sarı yelekliler benzeri bir hareketi Türkiye’de yapmak isteyen kişilere  giyecekleri kıyafet üzerinden isim verilecekse “beyaz kefenliler” demek daha uygun olur herhalde.

Ekonomik OHAL Yetkisi

Meclis’e getirilen 71 maddelik bir torba yasada şöyle bir madde var: 

“Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin finansal istikrar ve kalkınma komitesi tarafından tespiti halinde, üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkili olup ilgili bütün kurum ve kuruluşlar belirlenen  tedbirleri derhal uygulamakla yetkili ve sorumludur.” 

“Ekonomik OHAL yetkisi” vereceği tepkisiyle karşılanan bu maddede şöyle bir ilginçlik var, tedbirleri belirleyen Cumhurbaşkanı olacak ama ilgili bütün kurum ve kuruluşlar yetkili ve sorumlu tutulacak. Ayrıca kapsamı ve süresi net değil diye eleştiriliyor. 

Ekonomik OHAL deyince aklıma, “yeşil dolarlılar” hareketinden sonra paralar için piyasaya çıkma yasağı ilan edildiği, süresi artırılmış gözaltı torbalarına vatandaşın paralarının doldurulduğu bir şey geldi...

Büyük Resmi Açıklıyorum: Lahmacun!


Büyük resim lahmacun

Bundan tam dokuz yıl önce yayınlanmaya başlamış olan bir yerli dizi üzerinden büyük resim çizenler olmuş. Büyük resim çizicilerine göre o dizide pek çok bilinç altı mesaj varmış ve 15 Temmuz ile ilgili göndermeler bulunuyormuş. “Ezel” isimli bu dizinin şifrelerinin çözülmesi 9 sene sürdüyse epey zor şifreler olmalı. Peki, eski bir diziye şifre çözmek maksatlı bakmak  neden şimdi geldi milletin aklına derseniz, aynı yönetmenin bugünlerde yeni başlayan bir dizisi daha varmış ve bu yeni dizide trafik polisi bir araba plakasını kodlarken “Fatsa Giresun Hatay” demiş! Günümüz adalet anlayışıyla “adeta müesses nizamı yıkmak istemiş, ne kadar terör örgütü varsa hiçbirine üye olmamakla birlikte sanki hepsine yardım etmiş” ifadesini barındıracak bir iddianameye konu olabilecek bir şey bu. 

 Ben şahsen “her dizide aklı ve kalbi küflendirecek bir yol vardır” düşüncesiyle dizilerden uzak duruyorum. Hele de, herhangi bir bölümü seyredildiğinde, o güne kadarki geçmiş bölümlerinin tamamı görülmeden anlaşılamayacak, olayın en heyecnlı yerinde pat diye kesilip bir sonraki bölümü bekleten, kısaca kişiyi müptelası haline getiren yapımları sevmiyor ve takip edemiyorum. Bahsedilen eski diziyi ve yenisini de bilmiyorum. Şu var ki, malum cemaat ile iktidarın arasının bozuk olduğu söylense kargaların güleceğinin iddia edildiği zamanlarda, iki yapının da güçlerinin zirvesinde ve işbilriği içerisinde olduğu günlerde bu dizinin 6-7 yıl sonrasındaki olayları resmedebildiği iddiası doğruysa, emniyet, istihbarat ve asker güçlerini bulunduran iktidardan daha öngörülü olduğu ve kandırılmadığı ortaya çıkmaz mı? 

Ortadoğu’da Lahmacunlar Yeniden Dağıtılacak!

Çizilen büyük resimdeki şifreler ve açıklamaları komik olunca, ben de büyük resim görmeye ve ifşa etmeye heves ettim. Uzunca bir süredir belli çocuk çizgi filmleri haricinde bir şey de seyretmiyor olduğumdan, gündemdeki konulardan yola çıkmaya karar verdim: Selahattin Demirtaş’ın başvurusu için verdiği kararı sonrası gündeme gelen AİHM var. Fiyatları bir anda yükselen, basılan depolarda izleri aranan enflasyonun sebeb-i mucibi ilan edilen soğan ile refah seviyemiz yükseldiği için alamaz hale geldiğimiz et aklınızın bir köşesinde kalsın. Son olarak da evlilikleri ve boşanmaları ile gereksizce haber konusu edilen Acun’u düşünün. Özetle, eldeki malzemeler; AİHM + soğan + et + Acun. Şimdi dikkat, büyük resmi açıklıyorum: Lahmacun! Evet, Ortadoğu’da acılı lahmacunlar yeniden dağıtılacak gibi...

Martian Soğanı Hazırla!

Bir helikopterimizin yere inmeyi başaramayarak elim bir kazaya sebebiyet verdiği günlerde NASA’nın, InSight adlı aracı 480 milyon km yol katederek Mars’a indi. Bu aracın görevi Mars toprağını kazıp dünyaya bilgi göndermek olacak. Başrolünde Matt Damon’un oynadığı Martian/Marslı adlı filmde bir kaza sonrası Marsta unutulan ve öldüğü sanılan bir astronot, hayatta kalabilmek için orada patates ekimi yapıyordu. Mars’a araç indiremesek de, biz de depolara baskınlar düzenleyerek var gücümüzle soğan fiyatlarını indirmeye çalışıyoruz en nihayetinde. Hatta, şu anda Mars’a dört şeritli yol yaparak gitsek, muhtemelen orada ilk kontrol edeceğimiz şey soğanlar olacak:

-Soğanlar nerede?
+Abi, sizlere ömür... toprağa yeni gömdük!
-Yapma ya... Allah soğanı gani eylesin.

Belediye seçimlerine doğru gittiğimiz günlerde hükümetimiz “31 Mart’ı an, soğanı hazırla” parolasıyla ekonomik sıkıntıları sırtına  yükleyeceği garibanı buldu gibi. Bakalım, “Martian” filmindeki patatesler gibi, bugünlerden ekilen soğanlar büyümüş olacak mı? 
Link: 

Öne Çıkan Yayın

Gözlükler

  İbrahim Özdabak Karikatürü   “Artık önümüzü göremiyoruz” sözünü ilk duyduğunuzda aklınıza: “Tabii canım, nasıl adım atacağımızı şaşırdık...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: