Mevcut iktidar, problem teşkil eden hususları bertaraf etmek
için ilginç çözümler üretiyor. İşine gelmeyen ve doğrudan müdahale edip
değiştiremeyeceği kararları yok hükmünde sayıyor, mercileri tanımadığını veya
saygı duymadığını ilan ediyor. Gözünü kapamakla her yerde geceye erişeceği
zehabında. Müdahale edebildiği yerlerde ise işi kökünden halletme yoluna
gidiyor, vücuttaki yaralardan kurtulmak için yaraları kesmek gibi bir şey.
Meselâ, milyon liralarca yolsuzlukların
tespit edildiği Sayıştay denetimleri mi geldi, hemen denetimden sorumlu kişiyi
görevden alıyor. Enflasyon mu taştı, hiç dert değil, Enver Taştı’yı (enflasyon
hesaplamasından sorumlu TÜİK başkan yardımcısı –idi-) uzaklaştırıyor. Ekonomik
kriz mi geldi, hemen fiyatların yükselmemesi için talimat veriyor,
“topyekûn-feyekün” modeli müdahalelerin ekonomide doğuracağı muhtemel kötü
sonuçları umursamadan anlık göstergelerde kendisini rahatlatacak adımlar
peşinde. Birbiriyle ilgisiz hususları bir torba içerisine doldurup kanun
teklifi olarak Meclis’ten geçirmeye çalışıyor.
Son torbalardan biri de OHAL dönemi içerisinde KHK ile işten
atılan doktorlarla ilgili. Sağlıkta şiddeti önleme torbası içerisinde şöyle bir
madde var: “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından
devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı
olduğu için kamu görevinden çıkarılan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzman
olanlar, sadece sosyal güvenlik kuruluşu ile sözleşmesi bulunmayan sağlık
kuruluşlarında veya muayenehanede çalışabilecek” Ayrıca bu doktorların
düzenledikleri raporlar da geçersiz sayılacak.
KHK ile Atılan
Hekimin Soruları
Suçlu muyum?
“Eğer suçlu
olsaydın hapiste olurdun”
O zaman
masumum?
“Suçunu
bulamadık diye masum olduğunu kim söyledi?”
Anladım, sen
bana güvenmediğin için çalıştırmıyorsun, bırak da özel kurumlarda çalışayım...
“Tabii,
tabibim... SGK ile anlaşması olmayan kurum bulabilirsen neden olmasın...”
Tamam, madem
beni istemiyorsun, ben yurtdışına gidip orada iş bakayım…
“Ooo kaçmak
mı istiyorsun, kesin suçlusundur o zaman... yurtdışına çıkman yasak!”
Off, peki ne
yapmamı istiyorsun, nasıl yaşayayım?
“Ağaç kökü
yemen serbest, istediğin kadar yiyebilirsin…”
Ya milli
serveti yok ediyorsunuz demeye başlarsan? Havadaki oksijen hepimizindir, bunlar
kullanmasın diye kanun çıkarırsan?
“Benim bile
aklıma gelmemişti, fena fikir değilmiş, bir ara değerlendirelim bunu...”
Şöyle
yapalım abi, en iyisi siz bizi buharlaştırın, buharımız ülke demokra-sisine
karışsın.
“Tamam,
buharı bekleyen kumrular gibi bekleyin, bizi unutmayın…”
Demlenmiş Hekim
Yerine Sallama Hekim!
Uzun ve meşakkatli tıp tahsilini almış ve haklarında bir
mahkeme kararı olmayan kişilerin neredeyse hiçbir şekilde mesleğini yapamayacak
hale gelmesi, zaten doktor açığı bulunan ülkemizde nasıl telafi edilecek acaba?
Temininde sıkıntı çekilen her şey için hükümetimizin ilk formülü “ithal et,
kurtul” şeklindedir. Şu var ki, yurtdışından doktor getirsen dilimizi bilmez.
Yıldızlararası/Interstellar adlı filmde, dünya üzerindeki hayat şartları
bozulduğu için, dünyaya benzeyen bir gezegen arayışına girerler. İnceledikleri
gezegenlerden biri bir karadelik civarındadır ve bu gezegende geçirilen bir
saat, dünyadaki yedi yıla eşittir. Hazır diyorum, uzaya dört şeritli yollar
yapılacakken, tıp eğitimi için bu gezegene vatandaşlarımızı göndersek... Bir
saat bile sürmez. 15 bin ışık yılı mesafesini neredeyse sıfıra düşüren “duble
solucan deliği” ile de hemen dönerler. Çay demlemek yerine sallama çay hazırlamak
gibi olur ama ne yapalım, en hızlısı da böyle.
Et Fiyatları
Son zamanlarda vatandaşın ev bütçesini en çok etkileyen
şeylerden biri de et fiyatlarındaki artışlar oldu. Sayın Cumhurbaşkanı bu
durumu artan refahla ilişkilendirdi. Buna göre refahı artan vatandaş daha çok
et yiyor ve et talebindeki artış fiyatları yukarı çekiyor. Tarım ve Orman
Bakanı da 2002’de insanların yiyecek eti olmadığını söyledi, vatandaşların
artan refah durumundan bahsetti. Organize İşler filmindeki meşhur araba-para
repliğini hatırlattı: Refah nerede? Vatandaşta... Et fiyatları nerede?
Yükseklerde, vatandaş alamıyor ama yarın düşecek... O zaman refah nerede?
Bugünlerde böbrekleri için satış ilanları veren
insanlarımızın sayısında çok fazla artış olduğu söyleniyor. Artan refah,
ihtiyaç fazlası böbrekler oluşturuyor demek, refaha fazla kapılmamak lazım...
Link: