İlk defa, bir yapay zeka programı tarafından çizilen bir
portre New York’taki bir müzayede salonunda açık artırma ile satıldı. “Edmond
Belamy’nin Portresi” adı verilen bu tabloya tam tamına 432 bin dolar vermişler.
Bu meblağınTürk parası ile neye karşılık geldiğinin hesabını, bu yazıyı
okuyanlar, okudukları andaki kur ile yaparlarsa daha iyi olur. Tamam hadi,
merak edenler için tam bu yazıyı yazdığım andaki değerini ben söyleyeyim: 2
milyon 414 bin lira gibi bir şey!
Yapay zeka programı bu tabloyu nasıl yapmış derseniz,
programa 14. asırdan 20. asra kadar geçen sürede yapılmış olan yaklaşık 15 bin
eser yüklenmiş ya da öğretilmiş diyelim. Program bunlardan hiçbirine
benzemeyecek bir resim yapmaya başlamış ve artık tamamen farklı bir eser
çizemedeği noktada bırakmış. Sanat bu mudur, bu sanatsa halk için midir yoksa
sanat için midir bilmiyorum. Büyük resmi görme konusunda çok da mahir değilim.
7-10 bin dolar arasında bir gelir bekleyen program sahipleri 432 bin doları görünce
çok şaşırmışlar. Bu bana biraz 12 Eylül’ün muktedir paşalarından Kenan Evren’in
emekliliği sonrası yaptığı resimlerin satışını hatırlattı. İleriki zamanlarda
kimse bu parayı vermez yapay zeka sanatçılarına.
“Yüzde Israr Etme,
Doksan da olur...”
Yapay zeka uygulamalarının ilk eserleri biraz cici
görünebilir, insanlara heyecan verici gelebilir. Ancak hayatımızı düzene
sokmaya başladıkça, mahremiyetimizi ve etik sınırını ihlal ettikçe sanki yapay
zekaya olan sempatimizi de kaybedeceğiz gibi geliyor bana. İnsan beyinlerini
uzaktan okuyabilen ve gerektiğinde beyinlere müdahale edebilen ukala uygulamaları
sevecek miyiz acaba? Yüksek çözünürlüklü kameralarla insanların yüz hatlarını
okuyarak duygularını belirlemeye çalışan ve maçlar, konserler, mitingler gibi
toplu gösterilerde güvenlik için kullanılması düşünülen sistemler üzerine
çalışanlar var. Maksat, insanların niyetlerini okuyup muhtemel bir güvenlik
ihlali olayından önce müdahale edebilmek. Akla, Tom Cruise’in oynadığı, suçlar
gerçekleşmeden önce muhtemel suçluların tespit edilip gözaltına alındığı
Minority Report/Azınlık Raporu filmini getiriyor. Amaaan, insanın olduğu yerde
her zaman hata olur, hangi sistem getirilirse getirilsin, muhakkak bir açığı
veya suistimal edilebilecek bir noktası bulunur. O yüzden yüz tanıma sistemleri
üzerine çalışan kişilere meşhur bir atasözümüzle diyorum ki “yüzde ısrar etme
doksan da olur, insan dediğinde noksan da olur...”
***
İzmir’in Şirince köyü, Maya Takvimindeki kıyamet senaryoları
ile birlikte dünyaca tanınır hale geldi. Her yıl yerli ve yabancı yaklaşık bir
buçuk milyon ziyaretçi alıyor. Köyde bulunan St. Jean John Baptist Kilisesi’nin
içindeki havuzda Meryem Ana heykelinin yer aldığı havuza ziyaretçiler, artık
uğur getirsin diye mi, dilekleri kabul olsun diye mi bilinmez, madeni paralar
atıyorlar. O paraları özel işletmeci topluyormuş. İzmir Rölöve ve Anıtlar
Müdürlüğü, Vergi Dairesi’ne başvurup, havuza atılan paraları kimin topladığı,
toplanan paraların vergisinin ödenip ödenmediği, nereye harcandığı konusunda inceleme
yapılmasını istemiş. Havuza kameralar yerleştirilip tespit yapılacakmış.
Alaturka Yapay Zeka
Demek ki neymiş, kameralarla tespit sadece yabancı ülkelerde
olmuyormuş! Bence kamera koyacaklarsa yine koysunlar da, o kameralar paraların
milliyetini ve miktarını tespit etmeye yeterli olacak mı ki? 72 milletin
parasını tanıyacak ve miktarını sayabilecek otomatlar konsa daha iyi değil mi?
Üzerindeki ekranda para sayacı ve isteyen kişilerin dileklerini de
yazabilecekleri şekilde klavye olsa, tadından yenmez. Hatta önce dilek girişi
yapılıp, dileğe göre atılması gereken para miktarı ekranda belirse, eksik
atıldığında “dileğiniz iptal edilmiştir” uyarısı verse... işlerin kesat olduğu
mevsimlerde üçe beşe bakmayıp atılan her parayı kabul etse ve “dileğinizin yüzde şu kadarı
değerlendirmeye alınacaktır, bilginiz olsun” ya da “ bir euro farkla daha büyük
bir dilek girmek ister misiniz?” dese... “Kapatıyoruz, zararına dilekler”,
“Başka yerde şubemiz yoktur”, “Akşam pazarı, ne dilersen bir euro! At at at
at...” gibi kampanyalar yapsa... Al sana, alaturka yapay zeka... Tulumbamızda
suyun bittiği şu zamanlarda, dilek havuzundan alacağımız vergi ilaç gibi
gelecektir...