Şayet kocası tutuklu olsa ve adı Murat olsa, belki bir derece anlamlı olabilirdi. Lâkin adamın adı Lâtif ve tutuklu değil. Allah’tan “Gamzedeyim, deva bulmam” şarkısının sözlerini yazmamış. Allah muhafaza, o şarkının çalınması yurt çapında yasaklanabilir ve 1913’te vefat eden söz yazarı Tatyos Efendi hakkında da soruşturma açılabilirdi, zira şöyle sözler de var içinde “Elem beni terk etmiyor / Hiç de fasıla vermiyor / Nihayetsiz bu takibe / Doğrusu takat yetmiyor.”
Şarkılarda geçen ve bugünkü konjonktürde sakıncalı olabilecek o kadar husus var ki… Bence bunu araştırmak için bir birim kurulsa yeridir. En belirgin örneklerden birini ben vereyim; rahmetli Müslüm Gürses’in “Gülen çehreleri, sahte dostları / Aldana aldana öğrendim artık” sözlerini barındıran şarkısı… Neredeyse 20 yıl önce yazılmış, ama sözlerinin tamamını bugüne göre okuyun derim. Keza, Ebru Gündeş’in seslendirdiği “Sen Allah’ın bir lütfusun” şarkısında darbeye dâvet mi var?
BYLOCK MU, BYLOCK NE ARAR PAZARDA?
Geçtiğimiz hafta pazarcı bir teyzenin gözaltına alındığı haberi vardı. Resimlerini ilk gördüğümde aklıma “HERO” yazılı tişört satıyor olabileceği geldi. Öyle ya, üzerinde “I’am not hero” (ben kahraman değilim) yazılı bile olsa bir tişört bugün gözaltı sebebi olabilir. Vaktiyle sıkıyönetim zamanlarının birinde, evinde komünizmle ilgili kitaplar bulunan biri gözaltına alınıp yaka paça götürülürken bir yanlışlık olduğunu ve kendisinin bir devlet görevlisi olup anti komünist çalışmalar yaptığını söylemesi üzerine, gözaltına alanlar “antin-kuntin, komünist çalışmalar yaptığını sen söylüyorsun” dedikleri rivayet edilir. Haberin detaylarında telefonunda “bylock” bulunduğu yazıyordu. Bylock muydu, bylock ne arardı pazarda? Hanımların dikkatine hitap eden, makinası insanların ayaklarına gelen, halı, kilim yolluk ve o neviden türlü şeylerin kenarına yapılan overlok ile karıştırılmış olmasındı? Sonra tebeyyün etti ki, teyzenin adına kayıtlı olan bir telefonu gelini kullanıyormuş. Gözaltı kararı o hatla ilgiliymiş ve teyze bırakılmış.
MEYVE SUYU (!) TESİSİ AÇILIŞI
Geçtiğimiz Cumartesi günü, Reis-i Cumhur’un katıldığı bir törenle Isparta’da (adını şimdi burada söylemek istemediğim) gazlı bir içecek üreten fabrikanın açılışı yapıldı. Devletin resmî haber ajansı açılışı yapılan şeyin “bir meyve suyu tesisi” olduğunu bildirdi. Formülü yıllardır büyük bir ihtimamla saklanan kola, bir meyveden elde ediliyorsa, bu meyve hangi ağaçta yetişiyor acaba? “Gargat” ağacı mı yoksa? Muhtarlar toplantılarına Muhtar Kent de katılıyor muydu? Katılıyorsa bu bilgiyi orada mı verdi? Görüyorsunuz, soru soruyu çekiyor. Daha önce kolanın her bir kutusunun, Filistin’e sıkılmış bi kurşun olduğunu söyleyen ümmet şimdi ne yapacak? Artık serbestçe ve rahatlıkla kola içebileceğini düşünenlere temkinli olmalarını tavsiye ediyorum. Özellikle adı “Zero” olan kola türünü içmek isteyenler Resmî Gazete’de ilgili kararın açıklanmasını beklerlerse daha iyi olur.
Son uyarım da teknoloji tutkunlarına: Biliyorsunuz son zamanlarda giyilebilir teknoloji ürünleri çıkmaya başladı. Aman diyeyim, giyilebilir bir teknoloji ürünü alırken üzerinde “hero” ve benzeri şeyler yazmadığına dikkat edin. Önceki dönemlerde aldığınız ve üzerinde böyle sakıncalı şeyler yazan ürünler varsa “herokiri” yapmamak adına şimdilik kullanmayın.