20 Ocak 2017 tarihi itibarıyla ABD’nin 45. başkanı olarak seçilen Donald Trump, resmen görevine başladı.
Adaylığını açıkladığı günden beri çok konuşuldu. Emlak ve inşaat
işleriyle uğraşmıştı, zengindi. Göçmenler, Müslümanlar, terörle mücadele
ve güvenlik konularındaki sözleri çok tartışıldı. Meksika sınırına
duvar çekmek istediğini söyledi. Çin ve Meksika gibi ülkelere karşı sert
tutumları oldu. İsrail ve Rusya ile dostane ilişkiler kuracağının
sinyalini verdi. Kendi ülkesinin medyasıyla polemiklere girdi.
Mesajlarını vermek için doğrudan twitter hesabını kullandı.
Güçler ayrılığının en sert şekilde uygulanıyor olduğu görünen memleketinde, söylediklerinin ne kadarını nasıl yapar bilemeyiz. Askerî, ekonomik ve siyasî gücü sebebiyle ABD’nin dış politikası dünya üzerinde pek çok ülkeyi etkileyecek seviyededir. “Komşusu” sayılabilecek ve stratejik müttefiki olan Türkiye de gelişmeleri merakla izleyenler arasında. Adaylık sürecinin başlarında Müslümanlar ve göçmenlerle ilgili sözlerini eleştirenler, nasıl olduysa zamanla kendisine sempati duymaya başlamışlardır.
Bizde Trump’ın gelişine sevinenler, kendisi gibi popülizmden beslenen siyasetçilerdir. Popülist siyasetçiler sokaktaki vatandaşa hitap ettiklerini, büyük sermaye grupları ve güç odaklarının vesayetini bitireceklerini, her şeyi halkın iyiliği için yaptıklarını ve halkın büyük çoğunluğunun kendilerinin yanında olduğunu söylerler. Sloganlarla konuşurlar. Toplumda gerilim, elektriklenme ve kutuplaşma arttıkça prim yaparlar. Gerilim, elektrik deyince aklıma fizikte “OHM Kanunu” olarak bilinen ve bir iletkenin üzerindeki iki noktadan geçen elektrik akımı, potansiyel farkı ve direnç arasındaki ilişkiyi tanımlayan formül geldi. OHM Kanunu’nu özetleyen “V=İ.R” formülüne bakarsak; Voltaj (gerilim, iki nokta arasındaki potansiyel fark): V Akım: İ Direnç: R ile temsil edilmektedir.
Gerilimi arttırdıkça, kendisine doğru gelen oy akımının da arttığını gören popülist siyasetçi, direncin küçük ve sabit değerli olduğunu anlamıştır.
Sonuç: Ver gerilimi, gör coşkuyu!
Bir de okulda öğrenilen bilgilerin hayatta nerede kullanılacağını hep soran “popülist” öğrenciler vardı. İşte kardeşim, lisede “vir” diye kısaltarak öğrendiğimiz bir elektrik formülü, pekalâ siyasal ve sosyal alanda “vir kardaşım, oyunu bana vir” denerek uygulanabiliyormuş! “Paran varsa ne rahat” ifadesiyle hatırlanmaya çalışılan ve “İdeal Gaz Denklemi” olarak bilinen “P.V=n.R.T” formulasyonun popülist siyaset cenahındaki uygulamalarını da araştırmak isterdim, ancak formüldeki bazı harflerden dolayı başımın belâya girmesini istemiyorum.
Popülist siyaset, gerçekleri çarpıtmayı, eğip bükmeyi ve işine geldiği gibi yorumlamayı sever. Halkın sahip olduğu araçların sayısının çokluğunu, refah seviyesinin artışının ispatı olarak sunarken, beş ay sonra aynı araç sayısından bu sefer de israfın göstergesi olarak bahsedebilir. Araç demişken, demokrasi kendisi için bir araçtır, özgürlük de tünelden, köprüden ve havalimanından geçtiğine göre o da bir çeşit araç veya araçta taşınabilecek bir şey olmalıdır. Köprüyü geçtikten sonra özgürlüğe başka bir şey denip denmeyeceği henüz belli değildir. Havaalanından geçen özgürlüğün ülkeyi terk edebileceği endişesi tedirgin etmektedir. Yıllar sonra özgürlük, başından geçenleri “bir demokrasi Trump’vayı aldı beni…” şarkısıyla anlatabilir… İnşaat ve emlak meraklısı Trump’ın dikkat etmesi gerekir.
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/bir-demokrasi-trump-vayi_421795
Güçler ayrılığının en sert şekilde uygulanıyor olduğu görünen memleketinde, söylediklerinin ne kadarını nasıl yapar bilemeyiz. Askerî, ekonomik ve siyasî gücü sebebiyle ABD’nin dış politikası dünya üzerinde pek çok ülkeyi etkileyecek seviyededir. “Komşusu” sayılabilecek ve stratejik müttefiki olan Türkiye de gelişmeleri merakla izleyenler arasında. Adaylık sürecinin başlarında Müslümanlar ve göçmenlerle ilgili sözlerini eleştirenler, nasıl olduysa zamanla kendisine sempati duymaya başlamışlardır.
Bizde Trump’ın gelişine sevinenler, kendisi gibi popülizmden beslenen siyasetçilerdir. Popülist siyasetçiler sokaktaki vatandaşa hitap ettiklerini, büyük sermaye grupları ve güç odaklarının vesayetini bitireceklerini, her şeyi halkın iyiliği için yaptıklarını ve halkın büyük çoğunluğunun kendilerinin yanında olduğunu söylerler. Sloganlarla konuşurlar. Toplumda gerilim, elektriklenme ve kutuplaşma arttıkça prim yaparlar. Gerilim, elektrik deyince aklıma fizikte “OHM Kanunu” olarak bilinen ve bir iletkenin üzerindeki iki noktadan geçen elektrik akımı, potansiyel farkı ve direnç arasındaki ilişkiyi tanımlayan formül geldi. OHM Kanunu’nu özetleyen “V=İ.R” formülüne bakarsak; Voltaj (gerilim, iki nokta arasındaki potansiyel fark): V Akım: İ Direnç: R ile temsil edilmektedir.
Gerilimi arttırdıkça, kendisine doğru gelen oy akımının da arttığını gören popülist siyasetçi, direncin küçük ve sabit değerli olduğunu anlamıştır.
Sonuç: Ver gerilimi, gör coşkuyu!
Bir de okulda öğrenilen bilgilerin hayatta nerede kullanılacağını hep soran “popülist” öğrenciler vardı. İşte kardeşim, lisede “vir” diye kısaltarak öğrendiğimiz bir elektrik formülü, pekalâ siyasal ve sosyal alanda “vir kardaşım, oyunu bana vir” denerek uygulanabiliyormuş! “Paran varsa ne rahat” ifadesiyle hatırlanmaya çalışılan ve “İdeal Gaz Denklemi” olarak bilinen “P.V=n.R.T” formulasyonun popülist siyaset cenahındaki uygulamalarını da araştırmak isterdim, ancak formüldeki bazı harflerden dolayı başımın belâya girmesini istemiyorum.
Popülist siyaset, gerçekleri çarpıtmayı, eğip bükmeyi ve işine geldiği gibi yorumlamayı sever. Halkın sahip olduğu araçların sayısının çokluğunu, refah seviyesinin artışının ispatı olarak sunarken, beş ay sonra aynı araç sayısından bu sefer de israfın göstergesi olarak bahsedebilir. Araç demişken, demokrasi kendisi için bir araçtır, özgürlük de tünelden, köprüden ve havalimanından geçtiğine göre o da bir çeşit araç veya araçta taşınabilecek bir şey olmalıdır. Köprüyü geçtikten sonra özgürlüğe başka bir şey denip denmeyeceği henüz belli değildir. Havaalanından geçen özgürlüğün ülkeyi terk edebileceği endişesi tedirgin etmektedir. Yıllar sonra özgürlük, başından geçenleri “bir demokrasi Trump’vayı aldı beni…” şarkısıyla anlatabilir… İnşaat ve emlak meraklısı Trump’ın dikkat etmesi gerekir.