İnternet tabanlı iletişim teknolojileri uzakları daha da yakın etti.
Çin’de üretilen, hammaddesi bir Afrika ülkesinden temin edilmiş bir ürünü, bir Avrupa ülkesine ait online satış sitesi üzerinden satın alıp Amerikan kökenli bir taşıma şirketi vasıtasıyla kapıya getirtmek mümkün olabilir. Arada fason üretici ve al-sat işi yapan komisyoncular dahil edilirse bir kaç millet/kıt’a daha işin içine girebilir. Ödeme işlemlerinde doğrudan ve dolaylı yollardan kaç sistem ve bankanın dahil olabileceğini saymıyorum bile. Bir parça malın satışı deyip geçmeyin, 72 millet ekmek kazanıyor olabilir kısacası.
Üretimin çılgınca bir hızda seyrettiği dünyada, büyük işler peşinde koşanlar muhakkak uluslar arası alanda müşteri kovalamak zorunda kalıyor. İnternet de bunun için en uygun mecra. Web sitelerinin hepsi neredeyse aynı uzaklıkta, adreslerini web tarayıcısına yazıp çağırabiliyorsunuz. Girişte çok şükür pasaport kontrolü yok (şimdilik). “Nerede vizen? Laptop’la giriş yapamazsın!” ya da “Müslüman ülkelerden ülkemiz sitelerine giriş yasaklanmıştır” diyen de yok. Web sayfalarının uzantıları bir ülke kodu ile bitiyor olup, barındırıldıkları sunucu bambaşka bir ülkede olabilir. Hele “bulut dedikleri bir şey var” ki ne, nerededir belli değildir, Binali Yıldırım Bey’e kulak veriyor ve fazla kafa yormaya gerek olmadığını düşünüyorum. Yani, “bir web sitesi nerededir, sınırları nerede başlar ve nerede biter?” sorusu “İstanbul tam olarak nerede başlar, tam olarak hangi noktayı geçince şehirden çıkmış sayılıyoruz?” sorusu ile kapışır.
Yerleşik sınırlarının dışına taşarak bütün dünyaya hizmet sunan web sayfaları ve mobil uygulamalar hayatımızın içine girdi. Google, Facebook, Twitter, Instagram, Uber, Airbnb, Booking.com, Amazon ve Ebay gibi pek çok platform küresel müşterilerden para kazanıyor. Bu noktada müşterilere ait şahsî verilerin işlenmesi ve kazanılan paraların vergilerinin ödenmesi problemleri tartışılıyor. Muhtemel bir anlaşmazlık durumunda başvurulacak mahkemenin hangisi olacağı muamması da var.
Paypal, 2016 yılında, sunucularının Türkiye’de bulunmasını isteyen BDDK ile anlaşamamış ve ülkemizdeki faaliyetlerini durdurmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü, bütün illere gönderdiği bir talimatla Uber araçlarına “korsan taksi” cezası kesilmesini istedi. TÜRSAB tarafından haksız rekabet suçlamasıyla mahkemeye verilen Booking.com servisleri Türkiye için kapatıldı. Airbnb ile Türkiye’de ev kiralayan iki İngiliz turistin kaldığı eve baskın düzenlenmesi ve pasaportlarına el konulması haberi, yakında bu platformun da yasaklanabileceği düşüncesini akıllara getirdi. Pek çok firmanın vergi mükellefi olabilmesi için kendilerinden Türkiye’de ofis açması istendiği biliniyor. Hatta en son mahkeme kararıyla Türkiye’den erişimi kapatılan Wikipedia için Ulaştırma Bakanımız, katıldığı bir televizyon yayınında “temsilcilik açmaları ve vergi vermeleri gerekiyor” dedi. Wikipedia’nın kâr amacı gütmeyen ve bağışlarla geçinen bir kuruluş olduğu bilgisini hatırlatalım.
“Usta” diye çağırdığımız neredeyse hiçbir esnafın fatura kesmediği, lüks görünümlerine rağmen vergi matrahı sıfır veya sıfıra epsilon komşuluğunda olan firmaların çok olduğu, özel hastanelerin bazılarının hasta istemedikçe fatura kesmediği, kestikleri zaman da vergisi düşük olan farklı bir fatura kalemi gösterebildikleri, sahibinden ibaresiyle ilânını verdiğiniz gayrimenkulun resimlerini sizden izinsiz ve habersizce kullanarak müşteri bulmaya ve komisyon almaya çalışan ve herhangi bir kayıt tutmayan emlâkçıların olduğu aklıma geldikçe, vergi meselesindeki ciddiyetimizi sorguluyorum. Son yıllarda art arda çıkarılan vergi afları, vergi toplayamadığımızı veya vergi sistemimizde ciddî sıkıntılar olduğunu göstermiyor mu? Makul oranlarda vergilerin olduğu ve adil bir sistemde bu kadar kaçak olur mu?
Yukarıda bahsedilen internet servisi veya mobil uygulamaların her ülkede mahalli olarak vergi vermesini istemek makul olabilir, ancak sınırların neredeyse olmadığı ve VPN, proxy kullanımı dahil pek çok yolla aşılabilecek erişim yasaklarını düşündüğümüzde bu yasaklar göstermelik kalacaktır. Üstelik turizmde en kötü dönemleri yaşadığımız, yolunu şaşırarak gelen kafileleri havaalanında çiçeklerle karşıladığımız bugünlerde, özellikle turizmle ilgili uygulamaların engellenmesi ne getirir, ne götürür hesabının iyi yapılması gerekmiyor mu?
Son olarak, küresel müşterileri hedefleyen uygulama ve ürünler geliştirmediğimiz sürece geliştirenlerin kazandıklarına bakıp vergi vermeleri ihtimali ile avunuruz. Apple firmasının değerinin 800 milyar doları aşması yeterince fikir vermiyor mu?
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/mesele-sadece-vergi-mi_432168
Üretimin çılgınca bir hızda seyrettiği dünyada, büyük işler peşinde koşanlar muhakkak uluslar arası alanda müşteri kovalamak zorunda kalıyor. İnternet de bunun için en uygun mecra. Web sitelerinin hepsi neredeyse aynı uzaklıkta, adreslerini web tarayıcısına yazıp çağırabiliyorsunuz. Girişte çok şükür pasaport kontrolü yok (şimdilik). “Nerede vizen? Laptop’la giriş yapamazsın!” ya da “Müslüman ülkelerden ülkemiz sitelerine giriş yasaklanmıştır” diyen de yok. Web sayfalarının uzantıları bir ülke kodu ile bitiyor olup, barındırıldıkları sunucu bambaşka bir ülkede olabilir. Hele “bulut dedikleri bir şey var” ki ne, nerededir belli değildir, Binali Yıldırım Bey’e kulak veriyor ve fazla kafa yormaya gerek olmadığını düşünüyorum. Yani, “bir web sitesi nerededir, sınırları nerede başlar ve nerede biter?” sorusu “İstanbul tam olarak nerede başlar, tam olarak hangi noktayı geçince şehirden çıkmış sayılıyoruz?” sorusu ile kapışır.
Yerleşik sınırlarının dışına taşarak bütün dünyaya hizmet sunan web sayfaları ve mobil uygulamalar hayatımızın içine girdi. Google, Facebook, Twitter, Instagram, Uber, Airbnb, Booking.com, Amazon ve Ebay gibi pek çok platform küresel müşterilerden para kazanıyor. Bu noktada müşterilere ait şahsî verilerin işlenmesi ve kazanılan paraların vergilerinin ödenmesi problemleri tartışılıyor. Muhtemel bir anlaşmazlık durumunda başvurulacak mahkemenin hangisi olacağı muamması da var.
Paypal, 2016 yılında, sunucularının Türkiye’de bulunmasını isteyen BDDK ile anlaşamamış ve ülkemizdeki faaliyetlerini durdurmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü, bütün illere gönderdiği bir talimatla Uber araçlarına “korsan taksi” cezası kesilmesini istedi. TÜRSAB tarafından haksız rekabet suçlamasıyla mahkemeye verilen Booking.com servisleri Türkiye için kapatıldı. Airbnb ile Türkiye’de ev kiralayan iki İngiliz turistin kaldığı eve baskın düzenlenmesi ve pasaportlarına el konulması haberi, yakında bu platformun da yasaklanabileceği düşüncesini akıllara getirdi. Pek çok firmanın vergi mükellefi olabilmesi için kendilerinden Türkiye’de ofis açması istendiği biliniyor. Hatta en son mahkeme kararıyla Türkiye’den erişimi kapatılan Wikipedia için Ulaştırma Bakanımız, katıldığı bir televizyon yayınında “temsilcilik açmaları ve vergi vermeleri gerekiyor” dedi. Wikipedia’nın kâr amacı gütmeyen ve bağışlarla geçinen bir kuruluş olduğu bilgisini hatırlatalım.
“Usta” diye çağırdığımız neredeyse hiçbir esnafın fatura kesmediği, lüks görünümlerine rağmen vergi matrahı sıfır veya sıfıra epsilon komşuluğunda olan firmaların çok olduğu, özel hastanelerin bazılarının hasta istemedikçe fatura kesmediği, kestikleri zaman da vergisi düşük olan farklı bir fatura kalemi gösterebildikleri, sahibinden ibaresiyle ilânını verdiğiniz gayrimenkulun resimlerini sizden izinsiz ve habersizce kullanarak müşteri bulmaya ve komisyon almaya çalışan ve herhangi bir kayıt tutmayan emlâkçıların olduğu aklıma geldikçe, vergi meselesindeki ciddiyetimizi sorguluyorum. Son yıllarda art arda çıkarılan vergi afları, vergi toplayamadığımızı veya vergi sistemimizde ciddî sıkıntılar olduğunu göstermiyor mu? Makul oranlarda vergilerin olduğu ve adil bir sistemde bu kadar kaçak olur mu?
Yukarıda bahsedilen internet servisi veya mobil uygulamaların her ülkede mahalli olarak vergi vermesini istemek makul olabilir, ancak sınırların neredeyse olmadığı ve VPN, proxy kullanımı dahil pek çok yolla aşılabilecek erişim yasaklarını düşündüğümüzde bu yasaklar göstermelik kalacaktır. Üstelik turizmde en kötü dönemleri yaşadığımız, yolunu şaşırarak gelen kafileleri havaalanında çiçeklerle karşıladığımız bugünlerde, özellikle turizmle ilgili uygulamaların engellenmesi ne getirir, ne götürür hesabının iyi yapılması gerekmiyor mu?
Son olarak, küresel müşterileri hedefleyen uygulama ve ürünler geliştirmediğimiz sürece geliştirenlerin kazandıklarına bakıp vergi vermeleri ihtimali ile avunuruz. Apple firmasının değerinin 800 milyar doları aşması yeterince fikir vermiyor mu?
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/mesele-sadece-vergi-mi_432168