İstihdamı, üretimi ve ticareti arttırmadan, “büyü, büyü!” denilerek büyüyen ender ekonomilerden biriyiz galiba. “Bal, bal demekle ağız tatlanmaz” diye bir atasözümüz olduğunu hatırlatacaklar çıkacaktır eminim, ancak Susam Sokağı’nın kukla büyücüsü Hokus Özpokus’un meşhur “hâlâ hoop, tereyağlı ballı ekmek!” sözü bizim durum için daha uygun olur kanaatindeyim. Gerçi, o sihirli sözü söyleyen vampir kılıklı büyücünün, istediği sihri bir türlü gerçekleştiremediğini hatırlıyorum; büyütmek istediği nesneler küçülür, küçültmek istediği nesneler büyürdü, ama olsun. Hâlâ tereyağlı ballı ekmek yiyebilen insanlarımız varsa büyü tutmuş ve ekonomimiz büyümüş demektir, ne de olsa. Hele de, cebinde akıllı telefonu varsa!
Büyülü, gizemli işlerimiz hiç bitmiyor, süper kahramanlarımız hiç eksik olmuyor maşallah. Venezuela’yı ziyarete giden, kıdemli bir devlet büyüğümüzün oğlu meselâ... Adam, ayağının tozuyla dünyanın öbür ucuna hayır işleri için kalkmış gitmiş. Test kiti, maske gibi, salgın dönemi herkese lâzım olan ekipmanları alıp hayrına dağıtmış.
Öylesine diğergâm ki, “SüpErkam” diyesi geliyor insanın...
Süper kahraman olmak, hedef olmak demektir ülkemizde, hemen saldırıya geçtiler netekim: Vay efendim, ayağının tozuyla gittiği yerden hangi tozla gelmiş, gümrük beyanında test kiti ve maske gibi yardım malzemeleri yokmuş! İşin aslını, Selvi boylu ve kendisine “al, bunu yazmalı” denilen şeyleri yazan bir muharrir açıkladı halbuki; o malzemelerin gümrük kaydının olmayışı, el bagajındaki valizlerde taşınmasından kaynaklıymış. Vaiz ve valizlere yakınlığı ile bilinen bu yazar söylüyorsa, bize de inanmak düşer. Test kiti ve maske meselesini dalga konusu yapan kesimleri tek sözüyle teskit etti, helâl olsun. Selvi neydi, emekti...
Babası onun adına konuştu, yol arkadaşları açıklama yaptı, yazarlar onu savundu, ama Süperkam neden konuşmadı diyenler var. Ne diyecekti kardeşim, “valizim dolu yine, kitlerle maskelerle” diye şarkı mı söyleyecekti? Yoksa “test kiti elimde, elimde, maskeler cebimde, cebimde” diye ilâhî mi mırıldanacaktı? Ha, onun yerinde olsam, “soğuk ve uluslar arası sularda vazgeçtim çocuk olmaktan... ve el bagajımda Van’azuela’nın meşhur otlu peyniri kokusuydu babam...” diye bir Yılmaz Erdoğan naziresi denerdim belki.
Sil-Süpürmen’ler
Doğa üstü güçleri olan bir başka süper kahraman grubumuz da Sil-Süpürmen’lerdir. Doğaya karşı giriştikleri her savaşı kazandıkları görülmüştür. Nerede bir ihale açılsa, akla hemen bunlar gelir. Havada kaparlar ihaleleri, hemen süpürürler ve kimseye bir şey bırakmazlar. Havada dediğime bakmayın, kara ve deniz dahil her yerde kullanabilirler süpür-güçlerini... Karada, yol işlerine talip olanları “Yolverine” ismiyle tanınır. Beton grisi kostüm giyenlerine “Bet-men” denir. Sil-Süpürmen’ler, devletin elini cebine attırmayacak kadar centilmendirler. Bunun yanında, “sil” dedikleri zaman, vergi borçlarının anında siliniverdiği vakidir.
SPY-dırmen’ler
Spy kelimesi, İngilizce “casus” anlamına gelir. SPY-dırmen’ler, basın, bürokrasi, sanat ve spor gibi pek çok farklı alana ağ atabilecek kişilerdir. Genellikle derin köşeleri tercih ederler. En meşhurları Pörünçek Adam’dır. Bir Pörünçek Adam yuvası, daima doğu yönüne bakar.
Ayıranmen
Siz-biz diye herkesi ayırması ile meşhurdur. Etiketlemeyi çok sever. En yakınındaki kişileri bile gerekirse ayırabilir, kimsenin daimî bir konum garantisi yoktur. Zırhlar genellikle korunma için kullanılan aksesuarlar olarak bilinse de, onun en büyük silâhı zırhıdır. Zırhının içinden füzeler yollayabilir, ortalığı lazerle yakabilir. Ayaklarında uçmaya yarayan roketleri vardır. Yükselirken, ayağının altındaki roketlerin yakıtı biten modüllerine bir tekme basarak onlardan kurtulur.
Halk
Son olarak, sinmiş ve paspal bir kılıkta dolaşan Halk vardır. Sessiz sakin yapısıyla bilinir. Kolay sinirlenmez, ama damarına basıldı mı, yeşil bir deve dönüşür. Bugüne kadar Halk’ı yenebilen bir süper güç çıkmamıştır...
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/super-kahramanlarimiz_544103