İbrahim Özdabak Karikatürü |
“Artık önümüzü göremiyoruz” sözünü ilk duyduğunuzda aklınıza:
“Tabii canım, nasıl adım atacağımızı şaşırdık. Tweet atanı içeriye alıyorlar! Sosyal medyada sivrilmeyegör, hemen Silivri yolları görünür…”
“Hangi gün ne kanun çıkacağını bilmiyoruz ki… Acaba yarın neye vergi getirecekler, neyin ithalatı yasaklanıp hangi ürüne muafiyet tanıyacaklar, belli değil ki…”
“Bir ihtiyacımızı alırken kırk kere düşünüyoruz, nasıl para yetiştirelim diye. Hayır, şimdi almayıp gelecek aya bıraksak, fiyatı artacağından hiç alamayabiliriz”
“De ki okulu bitirdin; sınavlara hazırlan, KPSS’ye gir… Mülakatları nasıl geçeceksin, torpilin yoksa? Beklerken, asgari ücretli de olsa sigortalı bir işe girebilecek misin?” gibi cümleler geliyorsa ve Türkiye’de yaşıyorsanız haksız sayılmazsınız. Ancak, “bazen bir puro sadece bir purodur” sözündekine benzer olarak “artık önünü görememe” durumu gözlerle alakalı bir rahatsızlık sebebiyle ortaya çıkmış da olabilir. Böyle hallerde göz hekimi bir gözlük kullanılması gerektiğini salık verebilir. Göz doktorunuzu seçerken bir diktatör olmadığından emin olunuz, zira göz doktoru bile olsa bir diktatör bazen kendi halini ve göz önünde duran gerçekleri göremeyip, devrileceğini anlamayabilir. Rusya gibi ülkelerde soluğu alabilir.
Gözlük deyip geçmeyin, bazı gözlükler hayata bakışınızı değiştirebilir. Pembe renkli bir gözlüğün ardından dünyaya bakan gözler etrafı toz pembe görür. O gözlük, rengi ile bağlantılı bir sebepten dolayı üç yılda beş katına çıkan fiyatları da göstermeyebilir.
Terör gözlüğünü takanlar da etrafındaki her şeyden korkmaya başlar. Kendisine yabancı herkesi terörist olarak görür. Âdeta “gözlük gözümde bir ok, her şey bana yabancı… Hayat öyle bir han ki, düşmanlar içinde hancı… Hoşgörü korkulu rüya, yalnızlık büyük acı. Hangi kapıyı çalsam karşımda buruk acı” şarkısını terennüm eder.
Bazı gözlüklerin bir numarası yoktur; numarasız, düz camdan ibarettir. Gösteriş meraklısı bazı insanlar da böyle numarasız gözlükleri kendilerine “entel” bir hava katması için takar. İnsanlar entel sansın diye takılan “entelesan” bir nesne olur o yüzlerde.
Numaralı gözlükler de çeşit çeşittir. Kimi uzağı daha net göstermeye yarar, kimi de yakını. Hele astigmat denilen bir rahatsızlık var ki, uzak-yakın dinlemez, merhum şarkıcı Kayahan’dan “oda(k)larda ışıksızım” şarkısını dinlettirir adama. İlk kez astigmatlı bir gözlük takıyorsanız, gözlerinizin gözlüğe alışması uzun sürebilir. Öyle ki, alışma süreci yirmi günü bile aşabilir, sabır ve sebatla gözlüğü takmaya devam etmek gerekir.
Uzun süre boyunca gözlüğünüzü taktığınız halde hala gözleriniz derinlik ve uzaklık algısında başınızı döndürecek kadar yanılıyor ve düşmenize sebep olacak kadar etrafı garip görüyorsa numaranızı ve gözlük camlarınızın odak noktasını kontrol ettirmenizde fayda vardır.
Yakın gözlüğü taktığınız halde yakınlarınızı göremiyorsanız, yakınlarınız olmaları gereken yerde değildir belki de. Göz doktorundan ya da gözlükçüden yakınmayı bırakıp yakınlarınızın halihazırda bulundukları yeri belirlemeniz daha doğru olabilir.
Unutmayınız, kapaklarının ardına saklanmış gözlere hiçbir gözlük fayda etmeyecektir.
Link: