İbrahim Özdabak Karikatürü |
Bütçeye vergiden akışlarla ve maaş zamları sebebiyle emeklile için can yakışlarla dolu bir torba kanun daha Meclis'ten geçti. Ne olduğunu çözmeye, kârda mı yoksa zararda mı olduğunu anlamaya çalışan vatandaşlar tarafından mutlu-mutsuz bakışlarla karşılanan torba, havuz medyası tarafından her kanun ve icraatta olduğu gibi, muhteviyatına bakılmaksızın alkışlarla geçti. Onlar zaten “titaniktidar” gemisinin her kararını tamburlarla kemanlarla duyurmaya çalışan orkestrası olma görevini üstlenmiş durumdalar: “Durmak yok, çalmaya devam...”
Torba kanun, alakalı-alakasız, pek çok kanunla ilgili düzenlemeyi tek bir madde ile yapmayı öngören bir pakettir. Her bir kanun maddesinin ilgili komisyon tarafından incelenerek raporunun oluşmasına, kamuoyunda tartışılmasına meydan vermediği için eleştirilen bu sistem, AKP’nin bir alamet-i farikası oldu gibi. Tarihte emsali olmayan sayıda torba kanun tasarısı, mevcut iktidar dönemlerinde Meclis’ten geçip kanunlaştı.
Torbada desteklediğin ve desteklemediğin kanunlar olabilir. Ya hepsini birden kabul edeceksin ya da külliyyen reddedeceksin deniyor vekillere. Kendine ait bir fikri olmayan veya fikrini kullanmak yerine reislerinin talimatlarını gözü kapalı dinleyen vekiller için, kendilerini defalarca el kaldırıp indirmekten kurtaran sihirli bir formül adeta.
Akla gelen her konunun içine dahil edilmesi sebebiyle torbaya benzetilmiş muhtemelen. Ancak kişileri toptan bir kabul ve reddetmeye zorladığı için aslında “zorba kanun” da denebilirdi pekâlâ. Z harfindeki iki keskin dönüş de işin ruhu ile uyumlu olurdu.
“Çorba Kanun” tabirini kullanmak da mümkün aslında. Çorbalarda genellikle farklı malzemeler bir araya getirilip kaynatılır ve piştikten sonra bileşenlerini birbirinden ayırmak mümkün olmaz çoğunlukla. Ayrılsa bile kendi asli tadını kaybetmiştir ve çorbanın bütünlüğü içerisinde yeni bir tat kazanmıştır. Torba kanunların Meclis’ten genel olarak geceleri ve hatta sabaha karşı saatlerde geçtiğini biliyor muydunuz? Öyle zamanlar ki, vekillerin açlıktan karnı kıyılmaya başlar. Çorba kanun Meclis’te kabul edildiği anda bir çorba servisi de yapılsa fena mı olur? Bu uygulama ile vekillerimizin devamsızlık yapmasının önüne geçilir. Demokratikleşme çabamıza katkı çorbası fikrini Meclis veya ilgili bir bakanlık muhakkak değerlendirmelidir.
Çorba dediğimiz şey, her ne kadar yemek kategorisinde olsa da, kendisi ile yaşadığımız gıdalanma biçimini “içmek” fiiliyle belirtiyoruz. İçmek ve ilgili bakanlık deyince benim aklıma İçişleri Bakanlığı geldi. Bütün içişleri kontrol etme görevlerinin bir muktezası olarak düşünebilirsiniz. Meselâ, “Kola içmek istemiyorum, hatta kolayı protesto etmek istiyorum, ne içmeliyim?” sorusunu İçişleri Bakanı’na sorabiliriz. Bu soruya verebileceği fantastik bir cevabı olduğundan eminim.
İçişleri Bakanlığı’nı ilgilendiren bir diğer konu da çay içişleri olabilir. Özellikle zayıflama çayı alım satımı ne kadar karlı olabilir, lüks arabalar almak için o ticaret yeterli olur mu gibi sorularla başlanabilir. Geçtiğimiz haftalarda, adeta “Maserati’m var, asabiyim ben” şarkısını terennüm edercesine trafikte bir avukatla kavga eden polis memuru, lüks arabasıyla gündeme gelmişti. Arabanın, zayıflama çayı ticareti yapan eşinin adına kayıtlı olduğu ortaya çıkmıştı. Bu vak’adaki polis memurunun bir kaç gün önce gerçekleşen şüpheli ölümü, kimlerin kimlerle neler yiyip içtiklerinin sorulması gerektiğini ortaya koyuyor
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/corba-kanun_585027
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetlendikten sonra uygun görülürse yayınlanacaktır. Genel ahlâka mugayir ifadeler, hakaretler veya spam türündeki muhtevaya sahip yorumlar, takdir edersiniz ki, yayınlanmayacaktır. Onun haricinde her türlü yorum yapabilirsiniz, yapınız hatta...