Yiğit Özgür Karikatürü |
Yüksek enflasyondan şikayet edenlere, ekonominin en tepesinden bir müjde geldi: Zannedildildiği gibi enflasyon yokmuş, fiilî pahalılık varmış...
Bir şey söyleyeyim mi? Başımıza ne geldiyse bu "fiilî"lerden geldi. Vaktiyle, çok yakmasın diye “fiiloresan” lamba takıldı ülkeye. Kutusunda “beyaz ışık verir” yazmasına rağmen fiilî olarak turuncu ışık yayıyor. Gördüğü halde inkar edenler “İnfiilak” ettikten sonra anlayacak muhtemelen...
Fiiliozof bir arkadaş vardı. “Fiilî durumu anayasaya uyduralım” dedi. Ondan kısa bir süre önce çatı aday çıkaran bu fiiliozofa dilbilgisindeki “fiilde çatı” konusunu hatırlatmıştık. Dilbilgisi ve fiilden bahsetmişken aklıma geldi; fiilimsi diye bir şey de vardır. Fiil kökünden geldiği halde, isim haliyle cümlede bulunur. İsmen vardır bunlar, fiilen yoktur. Anayasamız gibi, değil mi?
***
Kadeve’den büyük fiil var demişler. “Vergi deme, verginin de üstünden hesaplanan bir vergi vardır.” Fiilî vergiler tepişirken olan işçimenlere oluyor ne yazık ki... Sefiiller’i oynuyorlar ama çıkmadık Jean Valjean’dan ümit kesilmez demişler.
Fiildişi kulelerinde oturanlar ise ihaleden ihaleye koşuyorlar. İhalelere bakıyorsunuz, her şey kanuni kılıflara uygun hazırlanıyor. Belgeler-melgeler, onaylar-onbiraylar, hepsi tamam... Fiilîler görünmeye başlayınca hortumlar ortaya çıkıyor. Ne büyük hortumları var bu fiilîlerin... Aldıkları ihalelerin finansmanı için ceplerinden para çıkmıyormuş. Hep kredi çekiyorlarmış. Ee, hazine gibi “kefiili” bulmuşken, neden borçlanmasınlar ki?
Fiilîlerden şikayet eden vatandaşların seslerini tepeye ulaştırmayanlar varmış. Sesimizi duyurmak için şöyle desek ulaşır mı acaba: “Biz ahali olarak bu fiilîleri çok sevdik, ferman buyursanız da sayıları artsa...”
***
“Ekonomimiz kanatlandı, memleketçe uçtuk, ayaklarımız yere değmiyor” gibi sözler artık halkımızı tatmin etmiyor olacak ki, iktidarımız fiilî olarak fezaya çıkmaya karar verdi. Çıkan ülkelerden ne eksiğimiz var, onların Neil Armstrong’ları varsa bizim de Ayşe’miz, Fatma’mız var. Türküsü bile yapılmış: “Ayşe, Fatma, Hayriye, haydi çifte roketliye...”
TUA Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım "Uzaya Türk mutfağından bir şeyler götürülebilir. Hatta uzay yolcumuz orada bulunanlara da bundan ikram edilebilir" demiş. “İlahi başkan, NASA var NASA, sana bana ne oluyor?” derlerse ne yaparız bilmiyorum.
Öyle her istenen yemek götürülebiliyorsa çok iyi. İşi kazanca dönüştürebiliriz. Uzayda gün yaparız, kısır, mercimek köftesi, börek falan... Komşu gezegen ve galaksilerden uzay ahalisini çağırırız, yiyen herkesten bir çeyrek altın aldık mı tamamdır, al sana uzay madenciliği! Para bize şimdi lazım, bir sonraki güne kim öle, kim kala...
Uzaya çıkacak yolcumuzun kıyafetinin maliyeti, bizim uzay araştırmaları için ayırdığımız bütçeden fazlaymış diyorlar. İnşallah Elon Musk bize bir kolaylık yapar da, “geldikten sonra, takılan altınlarla ödemesini yaparız” teklifini kabul eder.
Şöyle bir şey olur mu acaba:
"Aynı menzile ulaşmak için aynı kıyafeti giydik, hamdolsun..."
"Astronotumuzun kıyafetindeki hava uzaya sızmış, buna kargalar güler!"
“Uzay hasrettir. Yolculuğun bedeli çok ağırdır. Biz, uzayda olup, şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Diyoruz ki, bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz.”
(Çok geçmeden...)
“Paralel evren yapılanmacısı bunlar!”
“Roketin üstü ihanet, ortası ticaret, altı ise ibadettir”
"Bu bir rokeTÖ kalkışmasıdır!"
Ne de olsa, biz bu fiilimi daha daha önce de gördük. Hatta fiilmin müziklerini de, Fiilormani Orkestrası ile meşhur biri yapmıştı...
Link:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetlendikten sonra uygun görülürse yayınlanacaktır. Genel ahlâka mugayir ifadeler, hakaretler veya spam türündeki muhtevaya sahip yorumlar, takdir edersiniz ki, yayınlanmayacaktır. Onun haricinde her türlü yorum yapabilirsiniz, yapınız hatta...