Drone’lara kamera veya başka aparatlar takıp pek çok alanda faydalanma imkânı bulunması insanları heyecanlandırıyor. Mimariden, sinemaya, tarımdan, arama kurtarma faaliyetlerine, güvenlikten lojistiğe pek çok alanda drone kullanarak yeni ve hızlı hizmetler tasarlanabiliyor. Tabii bu arada insana ve çevreye verebileceği zararlar, uçuş izinleri, özel hayatın gizliliği gibi pek çok sorun da beraberinde akla geliyor. Kız öğrencilerin kalmakta olduğu yurt binalarının pencerelerine drone yaklaştırıp içeriden görüntü almaya çalışmak, hastalıklı bünyelerin eline drone geçince yapabilecekleri çirkin fiillerden sadece biridir.
Hayatımıza giren her yeni kavram, nesne veya teknoloji, belirli bir kabullenme seviyesine ulaşıncaya kadar travmatik bir süreçten geçer. Bu süreç Kübler-Ross modeli olarak bilinen üzüntünün kabullenme aşamaları ile benzerlik gösterir. Kübler-Ross modeli ölümcül bir hastalık haberi alındığında bu gerçekle nasıl yüzleşildiğini anlatır, aşamaları şunlardır:
- İnkâr
- Öfke
- Pazarlık
- Depresyon
- Kabullenme
İlk Aşama: İnkâr (küçümseme ve alay ile birlikte)
İnsanımız görmediği şeyi inkâr etmeye meyillidir. Örnek tepkiler:
-Olmaz abi, havada insansız uçacak… yok artık!
**
-Drone’lar mı? Nedir onlar?
**
-Ne dron’lar gördüm, içinde insan yok… şarkısını da yapayım mı Duran abi?
“Ne dronlar sevdim, zaten yoktular..
Böyle bir uçmak görülmemiştir…”
İkinci Aşama: Öfke
Bu aşamada drone’ların sebep olabileceği zararlar vurgulanarak şiddetle karşı çıkılır. Örnek tepkiler:
-Sadece insansız değil, insafsız hava aracı bunlar!
-Katil dronlar! Canidir onlar…
**
-Dronaaa direneee, kazanacağız! (dron karşıtı eylemler sırasında atılacak “sologanlardan”)
-Dıııron uçurmaaaa, sabrımızı taşırmaaaaa!
Üçüncü Aşama: Pazarlık
Kısmi olarak bir kabullenme olsa da, bu aşamada bir uzak durma söz konusudur:
-Benden uzak, Allah’a yakın olsun…
+Uçsun diyorsun yani drone?
-Ne yaparsa yapsın…
Dördüncü Aşama: Depresyon
Bu aşamada gerekli olursa amaca uygun olarak kullanılmak üzere:
Gerektiğinde ambulans drone’lar…
Gerektiğinde itfaiye drone’lar…
Beşinci Aşama: Kabullenme
Drone’lar günlük hayatın bir parçası olarak yerleşmiş ve iyice ayağa düşmüştür… Merdiven altı üretim olmasa bile neredeyse seyyar satıcılarda satılmaya başlanmıştır:
-Drone lazım mı, drone? Nasıl bir şey baktın sayın abim?
+ Sağlam bir cihaz bakıyordum ben…
-Şimdi hemen arkadaşlar sana ayakları yere sağlam basan, güzel bir dron paketlesinler…
+Abi iyi bir drone’un ayakları yere değmemeli, uçuracağız biz… Neyse, bırak, iyice ayağa düştü bu drone işi…
-Bizde drone ayağa düşmez evelallah… “dronunu düşüren kahraman olamaz…”
**
Atasözleri, bilmeceler içerisinde kendisine yer bulmaya başlar:
**
-Çok gürültülü çalışan drona ne denir?
+Senin de dırdıron hiç çekilmiyor!
-Haksızlığa uğrayan drona ne denir?
+”Mağdrone”
-Bilmece bildirmece, dam üstünde uçurmaca?
+Cevabı belli değil mi? Drone işte...
**
“Drone bir saat bile… havada durur, yeter ki şarjı olsun.”
**
"Seyyar satıcı ve drone’cilerin girmesi yasaktır!" (Site giriş yazısı)
**
Şarkılar türküler yazılır:
**
“Kara drone gecikir, belki hiç gelmez…”
“Drone’a, ay drone’a,
Dron’a yar dron’a,
Drone sana gelmiyorsa
Durma sen, yardır ona!”
**
“Rüya gibi uçan yıllar…drone biraz! (Bülent Ersoy ile drone’un imtihanı…)
**
“Dronumu kaçırdılar, damdan dama uçurdular…”
**
“Drone’umun gelir kendi, ne ağa der ne efendi
Bak yine şarjım tükendi, yolun sonu görünüyor…
**
“Drone gelir hoş gelir, ley ley lümü ley…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetlendikten sonra uygun görülürse yayınlanacaktır. Genel ahlâka mugayir ifadeler, hakaretler veya spam türündeki muhtevaya sahip yorumlar, takdir edersiniz ki, yayınlanmayacaktır. Onun haricinde her türlü yorum yapabilirsiniz, yapınız hatta...